Demokrasinin kalbinin attığı bir yerde, demokrasinin altını oymak…

Kasım ayı içinde, Hollanda Temsilciler Meclisi’nde, hiç de alışık olmadığımız bir tehdit ve tartışmaya şahit olduk. Irkçı parti FvD milletvekili Pepijn van Houwelingen, Temsilciler Meclisi’nde korona politikaları müzakereleri esnasında, meslektaşı D66 milletvekili Sjoerd Sjoerdsma’yı, “Sıra sana da gelecek. Tribünler/mahkemeler kurulacak” şeklinde tehdit etti. Houwelingen’in bu tavrına milletvekilleri şoke oldular. Çünkü ‘tribün’ kavramı, Hollanda’da genellikle ‘savaş suçluları’ için kullanılıyor.


Ara verilen oturum yeniden başlayınca, D66 milletvekili Sjoerdsma söz aldı ve şunları söyledi: “Sayın başkan, FvD’li vekilin ifadeleri, sözün bittiği yerdir, dibe vurmadır. Samimiyetle belirtmeliyim ki, dokuz yıldır vekillik yaptığım bu mecliste, hiçbir şekilde başıma böyle bir olay gelmedi. Hiçbir meslektaşım, konuşurken diğer mikrofondan bana ‘Sıra sana da gelecek, mahkemeler kurulacak’ tehdidinde bulunmadı…”.


Temsilciler Meclisi’nde başlayan bu tartışma, siyasi parti liderlerinin açıklamalarıyla birlikte, uzmanlar ve bilim insanlarının gündemine taşındı. Tartışmada, ‘tribün’ kavramının kullanılması, Hollanda Senatosu’nun da gündemini meşgul etti. Irkçı vekilin kullandığı dil, ilk etapta, demokrasinin kalbinin attığı bir yerde, demokrasinin altını oyan bir parti olan Forum voor Democratie için, ‘demokrasiye temel tehlike teşkil ediyor’ yorumlarını beraberinde getirdi.
İsterseniz önce, ‘tribün’ kavramının Hollandacada kullanım şekillerine ve tarihine kısaca bir göz atalım.


Köşe yazarı, Ton den Boom, ‘trübin’ kavramının Hollandaca’ya Fransızca’dan geçtiğini ve ilk olarak 16’ncı yüzyılda kullanıldığına dikkat çekiyor. Seyircilerin oturduğu yüksek platform anlamına gelen ‘tribün’ kelimesi, çoğu zaman savaş suçlularının ve insan haklarını ihlal edenlerin yargılandıkları mahkemeler olarak kullanılıyor. Ton den Boom’a göre, eğer FvD’li vekil, ‘trübin’ kavramını bu anlamda kullandıysa, karar vericilerin suç işlediklerini ve yargılanacaklarını kastetmektedir. Den Boom, tribünlerle tehdidin yeni bir gelişme olmadığını, son bir yıldır sosyal medyada özellikle korona tedbirleri ve aşı karşıtlarının kullandıklarını söylüyor.


‘Tribünlerin kurulacağı’ tartışmasına ilk tepki, ertesi gün, tahmin edileceği gibi Meclis Başkanı Vera Bergkamp’tan geldi. Parlamentodaki tartışmaların gidişatından endişeli olduğunu söyleyen Bergkamp, “Mecliste, tehdit ve yıldırma, ne şekilde olursa olsun, söz konusu olamaz. Tartışma ve müzakerelerde bunlara müsaade edilemez. Buna bir sınır getirilmesi gerekir” dedi.


D66 lideri Sigrid Kaag ise “Bu bir saldırıdır, hem de hukukun üstünlüğüne bir saldırıdır. Gerçekten çok ürpertici bir gelişmedir” sözleriyle tepkisini ortaya koydu.
Meclis eski Başkanı Frans Weisglas’da, Radyo 1’e yaptığı açıklamada, “Sjoerdsma’ya yapılan, kelimenin tam anlamıyla insanın kalbini sıkıştırıyor. Hiç duyulmamış bir tehdittir. 24 yıllık Meclis hayatımda şahit olmadım. Kesinlikle yaşanmaması gerekir” şeklinde konuştu.


Hollanda Temsilciler Meclisi’nde FvD’nin başlattığı tartışma, Senato’ya da sıçradı. Liberal parti, VVD’li Senota Başkanı Jan Anthonie Bruijn, ‘tribün’ kavramının savaş suçlularını hatırlattığını, bu kavramı kullanmanın parlamenter demokrasinin köküne kibrit suyu dökmek olduğunu ve Senato’da İkinci Dünya Savaşı çağrısı yapan bu kavramı duymak istemediğini belirtti.


Senato Başkanının ‘tribün’ kavramıyla ilgili bu açıklaması, FvD ve PVV’li Senato üyelerini rahatsız etti ve yeni bir tartışmanın başlamasına vesile oldu.
Hollanda parlamentosunda pek rastlanmayan tehdit ve kullanılan dil, bilim dünyasında da yankı buldu. Örneğin, Lahey Yüksek Okulu Entegre Güvenlik Bilimi Öğretim Üyesi Gert Jan Geling, Trouw gazetesinde, tribün tartışmasını gündeme taşıyan, FvD Partisi ile ilgili bir makale yayınladı. Makalesinde, demokrasi ve hukuk devletinin selameti için, FvD Partisi’nin kapatılmasının dahi düşünülmesi gerektiğini öneren Gert Jan Geling, demokrasinin kalbinde, demokrasinin altını oyan bir siyasi parti ile karşı karşıya kalındığını söylüyor.


Jan Geling, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) siyasi parti kapatma davaları ile ilgili verdiği kararlara atıfta bulunarak, Türkiye’de kapatılan Refah Partisi örneğini veriyor. FvD partisinin, giderek demokrasi ve kamu düzenini bozduğunu, kullandığı dil ve açıklamalarla taraftarlarını radikalliğe davet ettiğini söyleyen Gert Jan Geling, demokrasinin sağlıklı işlemesi için sınırların çizilmesi gerektiğini belirtiyor.


Evet değerli okurlarım, Hollanda siyasi geleneğinde pek fazla görülmeyen bir tartışma ve dil ile karşı karşıyayız. Gerçi, bu kadar ağır olmasa da, son yıllarda sıklıkla, PVV lideri Wilders ile FvD lideri Baudet’in kullandıkları dil, Hollanda siyasetinde ırkçı ve ayırımcı dili normalleştiriyor adeta.


Bu gidişatın demokrasi ve kurumlarına bir saldırı olduğunu söyleyebiliriz. Hollanda’da bir siyasi parti veya sivil kuruluşun kapatılması bir hayli zor. Ancak, parlamentoda temsilcileri bulunan PVV ve FvD’nin, demokrasinin kalbinde, demokrasiye ihanet etmeleri, hoş görülmemelidir.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!