Mehmet Bişgin, Mekkeden bildiriyor
Hacılarımız Peygamberimizin ( SAV ) sunnetini yerine getirmek için Yürüyerek Arafat yollarına döküldüler …
Bugun Minaya ulaşıp orada 5 vakit namazlarını kılıp Vakfe yapmak üzere Arafata yürüyecekler . ( İsteyenler yürüyerek , isteyenler otobuslerle Arafata ulaşacaklar )
Rabbimiz Haclarını mebrur eylesin, gidemeyenlere de en kısa zamanda nasib eylesin inşaallah.

Dünyanın dört bir yanından gelen hacı adaylarının Zilhicce’nin 9. günü Arafat Dağı’nda buluşacağı Arafat Vakfesi 27 Haziran Salı günü yapılacak. Hacı adaylarının heyecanını ekrana taşıyacak Diyanet TV’de yayınlanacak “Arafat Özel Yayını”nda Arafat vakfesinin manasına ilişkin konuşulacak.
Arafat Dağı’ndan canlı bağlantı yapılacak programda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş vakfe duası yapacak.
“Arafat Özel Yayını” 27 Haziran Salı Günü saat 12.00’de Diyanet TV’de canlı olarak ekranlara gelecek

Hac Niçin Arafattır?..
“Arafat dağıdır. Bizim dağımız. Orada kabul olur dualarımız.” (Yunus Emre)
Mekke’nin 21 km. doğusunda Taif dağı yolu üzerinde ova görünüşünde düz bir alan olan Arafat, haccın en önemli rüknü olan vakfenin yapıldığı yerdir. Hz. Adem ile Hz. Havva’nın yeryüzünde buluşup birbirlerini tanımaları veya Hz. İbrahim’e haccın nasıl yapacağını öğretirken “arefte” (anladın mı, tanıdın mı) diye sorması ve onun da “araftü” (anladım, tanıdım) demesinden dolayı “Arafat” adını almıştır. Arafatın tamamı vakfe yeridir. Ancak hacılar, Hz. Peygamberin (s.a.v.) vakfesini Arafat vadisinin kuzey doğusunda yer alan 70 m. yükseklikteki Cebeli Rahme’de Neb’a Nübey’a tepeleri arasında bulunan Nabit tepesi üzerinde taptığı için aynı yer ve çevresinde yapmayı arzu ederler.
Eskiden Arafat’ta bahçeler, Arefe gününde Mekkelilerin gelip kaldığı güzel mekanlar mevcuttu. Zamanla bunlardan eser kalmamıştır. Arafat’ta vakfe zamanı, Arefe günü (Zilhicce 9) güneş zevalinden sonra başlar, ertesi gün şafak vaktine kadar devam eder, Hz. Peygamber (s.a.v)’in sünnetine uymak önemli olan, Arafat sınırları içerisinde zilhiccenin 9. günü zevalden sonra girmek ise de günümüzde yoğunluk sebebi ile, hacıların büyük çoğunluğunun Zilhiccenin 8. günü Arafat’a taşınmaları ve geceyi orada geçirmeleri teamül haline gelmiştir.
Hacı adaylarının “vakfe” yapmak üzere arefe günü toplandıkları, Mekke’nin güneydoğusunda bulunan bir bölgedir.
Adem Aleyhisselam yıllarca uzak kaldığı Hz. Havva validemiz ile Cebel-i Rahme’ye çıktığı zaman orada kavuşmuş. Onun için buraya Arafe yani tanışma yeri olmakla Arafat denilmiştir.
HAC, ARAFAT’TIR!
Abdurrahman bin Yâ’mar ed Dîlî radıyallahu anh şöyle demiştir:
Rasûlullâh salla’llâhu aleyhi ve sellem Arafat’ta vakfe hâlinde iken, ben O’nun yanında hazır bulundum. O esnada Necid Halkından bir kaç kişi O’nun yanına gelerek:
Yâ Rasûlullah, hacc nasıldır? (Haccın hâli nedir)
Rasûlullah buyurdu:

-HACC ARAFATTIR!. Kim cem gecesi sabah namazından önce gelirse Haccı tamamlar. Minâ günleri üçtür. Artık kim iki günde acele ederse onun üzerinde bir günâh yoktur. Kim de gecikir ise ona da günâh yoktur. Sonra bunun arkasından bir adam yolladı ve bu hükümleri yüksek sesle halka duyurdu. (İbni Mâce, Tırmîzi, Ebû Davud Nesai)
Abbas bin mirdâs es- selemî radıyallahu anh şöyle buyurmuştur:
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem, ümmeti için Arefe günü akşamı (Arafat’da) mağfiret duasında bulundu. O’na şöyle cevap verildi:
-Zâlim müstesna onları bağışlarım!. Çünkü ben mazlûmun hakkını zâlimden şüphesiz alırım!.
Rasûlullah aleyhi’s-selâm:
-Ey Rabbim, eğer dilersen mazlûma (hakkını) Cennet’ten verir ve zâlimi bağışlarsın?..
diye dua etti. Fakat o akşam bu duası kabûl olunmadı. Sonra Rasûlü Ekrem (ertesi sabah) Müzdelife’de sabahlayınca anılan duayı tekrarladı ve duası kabûl olundu.
Abbas bin Mirdâs:
Sonra Rasûlullah güldü. Bunun üzerine Ebû Bekir ve Ömer:

– Babam anam sana fedâ olsun!. Bu saatte gülmezdin!. Seni güldüren şey nedir?.. Allah seni sevindirsin.
Rasûlü Ekrem:
-Allah düşmanı İblîs, Allah azze ve cellenin benim duamı kabûl edip ümmetimi bağışladığı bilince toprağı alıp başına dökmeye ve mahvoldum, helâk oldum diye bağırmaya başladı. Gördüğüm onun bu sabırsızlığı ve üzüntüsü beni güldürdü. Buyurdu. (İbni Mâce)
Hac niçin Arafat’tır?..
Arafat’taki olay nedir?..
Kâbe-i Muazzama’nın altında bulunan son derece güçlü müsbet radyasyon kanalının bir uzantısı da Arafat tepesinin altında ikinci bir düğüm meydana getirmektedir, demiştik az evvel.
İşte Arafat tepesi ve civarında toplanan yüzbinlere, milyonlarca insan, yerden aldıkları son derece güçlü radyasyon ile beyinlerinden tek bir manâda yayın yapmaktadırlar.
“ Vakfe” denen olay, insanların bu tek manâ üzere toplu “ yönlendirilmiş dalga” yayınına yönelişleridir.

“ ALLAH’IM BİZİ AFFET!.”
Yüzbinlerle, milyonlarca insan beyni; sanki laser ışını gibi, tek bir anlamdaki dalga boyundan yayın yapmakta; ve bu dalga boyundan oluşan dev bir manyetik bulut tüm Arafat Bölgesini kaplamaktadır!.
Şimdi hemen hatırlamaya çalışın.
Üzerine herhangi bir görüntü çekilmiş video bandını, çalışırken video cihazının üzerinde unutursanız ne olur?.. Video cihazının yaydığı manyetik alan bandın üzerindeki kaydı siler!. İsterseniz siz buna görünmeyen eller bandı siler de diyebilirsiniz!.
Evet.işte misâl yollu anlatmaya çalıştığım gibi.
Siz orada “ ALLAH’IM GEÇMİŞ GÜNAHLARIMDAN DOLAYI BENİ AFFET” dediğiniz anda hem bu tür bir dalga oluşturmuşsunuzdur. Hem de beyninizi bu mânâdaki dalgalara açmışsınızdır!. Ve açılan bu kanaldan, o güçlü manyetik alan bir anda beyninizi etkiler ve o ana kadar ruhunuza negatif yükle beyniniz tarafından kaydedilmiş tüm yazımlar siliniverir!.
Ve siz anadan doğmuşcasına günâhsız olarak. O ana kadar ruhunuza yüklenmiş olan tüm negatif yüklerde arınmış olarak Arafat’dan dönersiniz.
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;
“Arafat’tan dönüp de, acaba benim günâhlarım afvoldu mu, diyen kişi en büyük günâhkârdır!.”
Çünkü olay böylesine kesin bir olaydır!.
Allah, günâhlarından arındırmayı murad ettiği kuluna nasibeder oraya gitmeyi; ve orada da böyle bir sistem içinde arınmayı bahşeder!.
Arefe günü öncesine Terviye günü deniyor. Hacıların büyük çoğunluğu Kabe’yi tavaf ettikten sonra oradan Arafat’a gidiyorlar. Bir gün önce Kabe’den tavaftan dönerken caddelerin ihramlı hacılarla dolduğuna ve fellik fellik araba aradıklarına, bir kısmının ise Kabe avlusunda boylu boyunca yattıklarına şahit olmuştum. Haccın en önemli şartlarından biri olan Vakfe için hazırlıklar tamamlanan Mekke’de, şehir içi trafiğe yeni düzenleme getirildi,
Yaklaşık 3 milyon Müslüman’ın, Cuma günü akşam saatlerinden itibaren ihramlarıyla Vakfe için çıkacağı Arafat, Mekke’nin 25 km. güney doğusunda bulunan geniş bir alanın adıdır. Arafat vakfesi bu alanda yapılır. Bu geniş alanın sınırları levhalarla gösterilmiştir.
Arafat vakfesi, haccın en önemli bölümüdür.
Haccın geçerli olabilmesi için belirlenen süre içinde bir an bile olsa orada ihramıyla bulunanlar, görevlerini yapmış sayılır. Çünkü süresi içinde orada bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş sayılırlar. Arafat , Efendimiz’in, “Hac Arafat’tır”, buyurarak (Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace) taltif ettiği yerdir. Efendimiz (sav) 632 yılında Ashabıyla birlikte ifa ettiği hac’da 100 bini aşkın Müslüman’ın huzurunda tarihî veda hutbesini de burada irad etmiştir. Yine burası Efendimiz’in (sav) Yüce Yaratıcısı’na, ümmetinin affedilmesi için yakardığı ve Cenab–ı Hakkın kabul ettiği yerdir. Mescid–i Nemire’ de ihtişamlı yapısıyla burada arz–ı Endam ediyor.
Bilinenin aksine Arafat dağlarla çevrelenmiş geniş bir düzlük. Burası Hacc Bakanlığınca imkanlar ölçüsünde iyi ağaçlandırılmış denilebilecek kadar yeşile büründürülmüş ancak güneş ışığının engellenmesi için bir kaç yıla daha ihtiyaç var. Buna rağmen rengi, şekli ve akasyaya benzer kokusu insanı mest ediyor ve Arafat’ın manevi havasına ayrı bir güzellik katıyor. Hacıların gelmesi ile birlikte dünyada benzerine rastlanmayacak saygın bir çadırkente dönüşecek.
Bir zamanlar Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.s)’i misafir etmiş ve ünlü Veda Hutbesi’ne beşiklik yapmış olan bu kutlu belde dünyada iken haşir meydanının yalnızlığını hatırlatıyor.
Cebel–i Rahme
Hz. Adem ve Hz. Havva’nın cennet sonrası ayrılığı burada nihayet bulmuş. Arafat düzlüğünün kuzey bitiminde başlayan yerde, 20–30 m yüksekliğindeki tepenin zirvesinde 2–3 metre boyunda bir dikilitaş bulunuyor. Üzeri batılıların alçılar üzerine yazı yazma adetlerini andıran yazı ve notlarla dolu. Başka bir bolluk ise seyyar satıcılar ve her çeşit takı örnekleri.
Arafat bir yönüyle adeta panayırı andırıyor. Her yere açılan tezgâhlarda satılmayan şey yok gibi. Kebaptan ayrana, ekmekten suya hatta dondurmaya kadar her şey mevcut… Zaten Arafat diğer zamanlarda da Mekke sakinleri tarafından piknik yeri olarak kullanılıyormuş.
Hz. Havva ve Hz. Adem (as)’in cennetten atıldıktan sonra buluştukları tepe olan 15–20 m yüksekliğindeki, “Cebel–ür Rahme”, Rahmet dağı Arafat ovasının Kuzey Batısına düşüyor. Her karışı hacılar tarafından işgal edilmiş bu tepenin tam zirvesinde, beyaza boyanmış dikilitaş türü bir yapı var. Efendimiz’in (sav) Arafat vakfesini bu tepenin yakınında yaptığı ve vakfe esnasında İslam’ın kemale erdiğini anlatan ayetin inzal olunduğu söylenir. “Bu gün size dinimizi kemale erdirdim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslamı seçtim”, (Maide 3) buyurularak İslam’ın kemale erişi bildiriliyordu.
DİKKAT: Arafat’a çıktığınız zaman Cebel’ü Rahme tepesine gitmek isterseniz, çok erken saatte gitmeye çalışın. Çünkü burası Türk hacı adaylarının kaldığı çadırların bulunduğu yere çok uzak. Burası Hz. Adem ile Havva’nın yer yüzünde ilk buluştukları nokta olarak biliniyor. O nedenle özellikle buraya yakın yerde çadırları bulunanlar, çıkıp dua etmeye çalışıyorlar. Ama unutmayın! Günün her saati burası çok kalabalık.
Türk hacı adayları için Arafat’ta hastane ve sağlık ocağı dahi kurulmuştu
Diyanet, her ili 300’er kişiden oluşan kafilelere ayırarak numaralamış, her elli kişiye bir grup başkanı, her 300 kişiye ise bir kafile başkanı tayin etmiş, bunların Arafat’da kaldıkları yerlere ise mektep deniliyor.
Basın mensuplarına, fetva ekibine, ayniyat ve protokole birer çadır ayrılmış.
Arafat Vakfesinin Zamanı
Arafat vakfesinin zamanı, yani Arefe günü öğlen vakti, Güneş’in tepe noktasına gelip Batı’ya meyletmeye başladığı andan (Zeval vaktinden) bayramın birinci günü fecr-i sadık dediğimiz tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadarki süredir.
Bu süre içinde her ne halde olursa olsun (uykuda, baygın, vakfenin farkında olsun, ya da olmasın) bir an orada bulunan kimse vakfe farzını yerine getirmiş olur.
Öğle namazı cemaatle kılınıyor. Arafat’a has olarak öğlen ve ikindi, öğlen vaktinde cem edilerek kılınıyor. Yani öğlenin ilk dört sünneti ve öğle–ikindi farzları kılınarak farzlardan sonra teşrik tekbirleri getiriliyor.
Arafat Vakfesinin Yapılışı
Arafe günü Arafat’ta öğle ve ikindi namazları birleştirilerek kılındıktan sonra, ayağa kalkılarak kıbleye karşı dönülür. Diyanet İşleri Başkanlığı, bütün Türk hacılar için Arafat duasının tek bir çadırdan yönetmektedir. Arafat duası da genelde ayakta yapılmaktadır. Telbiye, tekbir, tehlil ve salâvat getirilir. Tevbe, istiğfar ve dua edilir. Esas olan herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Ancak isteyenler Dua kitabındaki Arafat Vakfesi duasını okuyabilirler.
Çadırlarda Dua Sesleri
Ayakta yapılan dua. Duaya iştirak eden milyonlar ki. Af olmanın, affedilmenin eşiğinde… Yüz binlerce insanın ellerini göğe açtığı, ilâhi rahmetin saçıldığı o değerli vakitte, kalplerimizin duygularına, bütün gönül yangınlarımıza tercüman oldu. Sanki zaman, devrân durmuştu. Canlar, ruhlar cem halinde,
Haber:Mehmet Bişgin