HOLLANDA TÜRK LOBİSİ

Ibrahim-Karaman-web

 

Aziz ve de asil okurlarımız,

HABER Gazetesi’nin 39 numaralı Kasım 2013 sayısını, Hollanda Türkleri’nin yaklaşan 50. Yılı tarihi dönüm noktasını da gözönünde bulundurarak Hollanda’daki Türk Lobisi konusuna ayırdık.

Bazılarına göre Türk Lobisi yok, bazılarına göre var ama yeterince güçlü bir pozisyonda değil, bazılarına göre varolması ve gelişmişlik göstermesi en elzem konu.  Bu konuda kamuoyunda önümüzdeki aylarda ve yıllarda çok yankı bulmasını beklediğimiz Türk Lobiciliğini görüşlerine önem verdiğimiz sevgili dostlarımızdan sorup bir derleme yapmaya çalıştık.

Elbette sadece bu satırlarla sınırlı olan insan sayısı ve görüşleriyle “efradını cami ağyarını mani” bir niteliklendirme henüz mümkün olmayabilir. Ama en azından bu konuya kamuoyunun dikkatini çekerek bütün bileşenlerini tanımlama ve dışında kalanları hariç tutma yoluyla Hollanda Türkleri’nin ikinci 50 yılına önden ışık tutacak stratejilerin konuşulmasını temin edebiliriz düşüncesindeyim.

Çok kısa birkaç örnek. Biz Hollanda’da Türkçemizin anadili olarak kazanılması konusunda ferden ferda büyük eforlarla uğraşırken ve mahkeme sonucu dahi aleyhimize sonuçlanmışken, Çince’nin seçmeli ders olarak konulması dünyadaki Çin lobisinin bir kazanımı mıdır yoksa  ekonomik göstergelerin bir sonucu mudur? Dünyanın diğer ülkelerinde göçmen konumunda olan toplulukların lobi çalışmaları nelerdir? Olaya bilimsel açıdan mı yaklaşmak lazım,  yoksa sosyal-kültürel midir ya da asıl unsur ekonomik faktörler midir?

İşte bu bağlamda sevgili dostlara ileride geniş açıklama ortamları oluşturmak temennisiyle Türk Lobisi’nin hali hazırdaki görüntüsünü çok kısa ve öz bir şekilde değerlendirmelerini istedik. Bu görüşleri aşağıdaki satırlarda sizinle paylaşmak istiyorum:

M.Emin Ateş: Hollanda’da Türk lobisi henüz oluşamamıştır. Bazı arkadaşların ferdi çabaları sonucu etkin oldukları alanlar vardır, ancak Türkler için lobi, şuur, sebat, beceri ve çok geniş bir iletişim ağı gerektirir. Yeni yetişen genç nesilde çok becerikli arkadaşlar var ancak ben henüz bu konuda bilinç ve de yapılanma göremiyorum. En iyi lobi, lobi yapıldığı belli olmayan lobidir.

A.Suat Arı: Hollanda’da Türklerin ciddi anlamda lobi yaptığı söylenemez. Halbuki, Türklerin çoğunluğu lobi yapılması gerektiğine tüm samimiyeti ile inanıyor. Lobicilik yapılamamasının ilk sebebi bu konudaki bilgi eksikliğidir. Lobiciliğin nasıl yapılması gerektiği ve stratejileri hakkında Türklerin önemli eksikleri olduğu kesin. Bunun örneklerini siyasette, basında, kültürde ve sivil toplum hareketlerinde bariz olarak görmekteyiz.  Mesela siyasilerimizden tek beklentimiz ‘bizim çıkarlarımıza’ her ne pahasına olursa olsun sahip çıkmalarıdır. Bunun böyle olmadığı hissine kapıldığımız zaman da onları hemen siler atarız.

İkinci önemli sebep ise neyin lobisinin yapılması gerektiği konusundaki belirsizliktir. Lobisi yapılması gereken asgari müşterekler ne zihinlerde ne de politikalarda belirgindir. Bu da rasyonel yaklaşımlar yerine duygusal yaklaşımları doğurmaktadır. Bunun da çoğu zaman faydadan çok zararı vardır.

Lobiciliğin uzun soluklu bir meşgale olduğu ve çok sabır gerektirdiği bilinen bir gerçektir. Bu uzun soluklu meşgale de iyi belirlenmiş bir stratejiyle zamanı, mekanı, insanı ve enstrümanları doğru kullanmayla sonuca götürür.

İlhan Döne: Lobi konusunu tek tanımla anlayabilmenin zor olduğunu düşünüyorum. Zira herkes kendi perspektifinden olaya bakacağından siyasal, sosyal, ekonomik ve diğer anlamlarda lobicilikten ne anlayacağız? Lobi/lobicilik bir anlamıyla “Bir ülkede bulunan soydaşlar vasıtasıyla egemen erk üzerinde etki kurabilme faaliyetinin adı” olarak tanımlanmakta, diğer bir anlamıyla “Çıkar guruplarının sistematik olarak karar vericilerin yani politikacı kararlarını etkileme çalışmaları” olarak tanımlanmakta. Bu çerçevede lobi gibi kavramlardan ne anlamamız gerektiği üzerine düşünmek, müzakerede bulunmakla işe başlamalıyız. Konuyu ele alırken bu işin erbaplarıyla birlikte hareket etmeliyiz.

Veyis Güngör: Sözün etkili olabilmesi için Hollanda Türk cemaatinin bir çok alanda kurumsal olarak gelişmiş olması gerekir. STK’lar lobi oluşturmada önemli aktörlerdir. Hollanda’daki Türk STK’ların lobi gücü ise Hollanda’daki Türk toplumunun gücüyle doğru orantılıdır. Fonksiyonel lobi örnekleri yer yer karşımıza çıksa da, kurumsal bir lobicilikten bahsetmemiz çok zor. Zaman zaman lobicilik yapmaya çalıştıklarını belirten, kısmen de yapan, ki benim başında olduğum kurum da dahil, STK’ların kurumsal lobicilik yapacak alt yapıları bulunmamaktadır.

Tunahan Kuzu: Öncelikle lobi yapmak strateji işidir ve aynı zaman da lobi yapmak profesyonel bir iştir. Hollanda Türk lobisinin şu anda en önemli eksikliği bu bence. Basit bir örnek: Milletvekili olduğumun ilk haftası, sağlık sektöründen olduğum için, ecza ve ilaç lobisi hemen tanışmak istediklerini bildirdiler ve benimle randevu yaptılar.  Farklı sektörlerde etkili insanlarla tanışmak ve güven ortamı yaratmak lazım ki kalıcı ve sürekli bir ilişkiyi koruyabilesiniz. Genel olarak baktığımızda, lobicilik kendi çıkarını ajandaya koymaktır, biz burada bunu yeterince yapamıyoruz. Hollanda’daki yarım milyon insanımız önce kendi haklarında hemfikir olması gerekiyor. Bunun için STK’larımızın ortak çıkarları beraber belirlemese gerekiyor.

Dr. Kürşat Bal: Hollanda’daki Türk lobisi etkisiz, çünkü bu konuda çaba gösteren insanlar ve STK’lar maalesef birlikte ve uyum içinde hareket edemiyor. Gündeme ve olan olaylara fazla tepkisel yaklaşıyoruz. STK’larımız Hollanda’daki gündemi takip ediyorlar ve izliyorlar, ama hiç bir zaman gündemi oluşturmak için bir çaba göstermiyorlar. Lobicilikte gündemi takip etmekle kalmayıp, kendi gündemini yaratmak çok önemli.

 

DİĞER LOBİ KURULUŞLARI NASIL BAŞLAMIŞ

Lobiciliği daha somut bir modelden anlama adına Hollanda’da CIDI (Centrum Informatie en Documentatie Israel) örneği incelenebilir: CIDI’nin yaptığı her türlü açıklama ve basın bildirisi, Hollanda medyasında büyük yankı buluyor. Yahudi lobisi dünyada olduğu gibi Hollanda’da da çok önemli bir yer alıyor ve her zaman ses getiriyor. Sıcak bir örnek: Wilders ve Le Pen gibi politikaları benzeşen iki liderin buluşmasının, ileriki bir aşamada Avrupa’da güç bulması ve mesela Yahudilerle alakalı ‘ritüel kesim ve sünnet olma’ gibi dini temellere engel oluşturabilecek noktalarda tereddütlerini dile getirdiler ve bu görüş gerek medyada gerekse kamuoyunda geniş yankı buldu.

CIDI’nin kendi belgesellerinde ortaya konan lobi çıkış noktası şöyle  özetlenebilir: İsrail devletinin kurulmasından 25 yıl sonra, 1973’teki İsrail Arap savaşında Hollanda’daki kamuoyu, İsrail’e karşı bir tür tavır almaktaydı.İsrail ve yahudiler adına hoş olmayan ve aşırı keskin olmaya başlayan sesler yükselmeye başlamıştı. 1974’de Bob Levisson, CIDI’yi kurarak, İsrail ile alakalı tüm haberlerin dokümantasyonuna başladı. Bundan sonra Hollanda kamuoyunda CIDI ile propagandalar başladı. Levisson, o zamanki milletvekillerine ve hükümetteki insanlarla görüşüp ‘Biz buradayız, kurulduk, her türlü bilgiyi bizden alabilirsiniz’ diyerek CIDI’yi hükümete tanıtarak her türlü enformasyon iletişimini başlattı.

1991 yılında, CIDI ‘Israel Nieuwsuur’ diye bir telefon hattı kurdu. Buradaki amaç, Körfez Savaşı esnasında Hollanda’daki Yahudilere ve arayan herkese günde iki defa o telefon hattında İsrail ve bölge hakkında bilgi vermekti. Bu haberler genelde İsrail basınından, CIDI’nin kendi deneyimlerinden alınıyordu. Dakikada 50 cent olan bu hatla aynı zamanda CIDI’ye gelir sağlanıyordu.

Bilindiği gibi ekonomik ve siyasi faaliyetlerde de İsrail Lobisi Hollanda’nın en güçlü lobilerinden birisidir. Yükselen ırkçılığı önlemek, haklarımızın çiğnenmesini engellemek ve imaj oluşturabilmek için, bu lobi tarzındaki kuruluşları da incelemek, bunu bilimsel, sosyal, kültürel ve ekonomik açılardan destekleyerek Türk Lobisi’ni oluşturmak kaçınılmaz olmuştur. Öğrencilerimiz bu konuda tezler yazmaya başlayabilir.

Hollanda’daki Türk lobisi neler yapabilir?

Herşeyden önce aşağıdaki çalışmaları yapabilmek icin bütün ilgili  kurum ve derneklerin katkısı ve desteğiyle, CIDI örneğinde olduğu gibi kurumsallaşma çalışması yapılmalı ve bu çalışmaları profesyonel bir şekilde yürütmek hedeflenmelidir.

-Türkiye ve Türkler hakkında bilgili olup Hollandalılara bu konularda bilgi vermek. Sağlam kaynağa dayanmayan ve önyargılara dayalı bilgi akışını engellemek ve kendini kabul ettirmek,

-Türkiye ve Türkler hakkında Hollandaca yazılar, makaleler yazıp, Hollanda basınına göndermek. Bu şekilde Hollanda medyasında Türkler ve Türkiye hakkında pozitif imaj oluşturmak.

-Türkiye ve Türkler hakkında, film ve belgeseller çekmek. Göçün 50 yılını ele almak, çekilen zorlukları sergilemek, bu fırsatı iyi değerlendirmek. Birinci nesle bu konuda hem Hollandalıların hem de yeni neslin vefa göstermesini sağlamak.

-Türkiye’den sağlam kaynaklı bilgi edinmek, Hollanda ortamına uyarlamak, dünyaya ve Hollanda’ya sunmak.

-Hollanda basınında güçlü, kararlı, bilgi dolu söylemler verebilmek için, gençler yetiştirmek. Bu konu için özel akademiler kurmak. Think-thank denen düşünce kuruluşları ihdas etmek.

-Türkiye ve Türkler hakkında çıkan yalan-yanlış, yanlı haberlere mektuplar ve mailler yazmak. Bu konuda hukuksal destek aramak.

-Farklı STK’ların asgari müştereklerde birlikte hareket etmesini sağlamak.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!