Hollanda’da Atatürk’ü Anma Etkinlikleriyle Türk Toplumu Atatürk’ün Mirasını Yaşatıyor


Hollanda’da Atatürk’ü Anma Etkinlikleri Düzenlendi

Hollanda, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 85. yıl dönümünü saygıyla anmak için bir dizi etkinlik düzenledi. Lahey büyükelçiliği ile üç başkonsoloslukta gerçekleştirilen etkinlikler, Amsterdam’da bulunan Atatürk anıtına çiçek konulmasıyla birlikte başladı.

1 dakikalık saygı duruşunun ardından istiklal marşı okunarak Atatürk’ün anısına. Çiçekler bırakıldığı.

Amsterdam başkonsolosu M. Burak Ersoy, saygı duruşunun ardından yaptığı konuşmada, Atatürk’ün Türkiye ve dünya için önemini vurgulayarak, onun öngörüleriyle modern bir Türkiye’nin inşa edildiğini belirtti. Etkinliklere katılan çok sayıda vatandaş da duygusal anlar yaşarken,.

Ebediyete intikal edişinin 85. Yıldönümünde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak üzere Kuzey Amsterdam’da biraraya gelmiş bulunuyoruz.

Malumunuz bundan 12 gün önce tarihimiz açısından önemli bir yıldönümünü idrak ettik.
Türk milleti hem vatan topraklarında, hem dünyanın dört bir köşesinde Gazi Mustafa Kemal’in “en büyük eserim” dediği Cumhuriyetin 100. yaşını coşku ve gururla kutladı.
Ülkemizden kilometrelerce uzakta hissettiğimiz bu duygu yoğunluğu, adım attığımız Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için ümidimizi tazeledi.
100. yılda, Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalması için çalışma kararlılığımızı sadece hür, bağımsız ve ileri Türkiye hedefi için değil, aynı zamanda Cumhuriyetin kurucusu Ulu Önder’e minnet borcumuz olarak ortaya koyduk.
Bu düşünceden hareketle, konuşmamda Atatürk’ün Cumhuriyetin kuruluşuna verdiği emek, pay biçtiği kıymet ve benimsediği ideallere dair pek çoğuna sizlerin de vakıf olduğunu düşündüğüm bazı hususları onun sözlerinden de istifadeyle hatırlatmak istiyorum.
Değerli Vatandaşlarımız,
Cumhuriyet fikri, ilan edildiği 29 Ekim 1923’e kadar topraklarımıza ve halkımıza yabancı değildi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde konuşulan ve tartışılan bir idealdi.
Mustafa Kemal de genç bir Osmanlı subayı olduğu yıllardan başlayarak bu ideali benimseyenler arasındaydı.
Türkiye’yi modern devlet ve modern toplum olarak gerçekleştirecek tek siyasî rejimin cumhuriyet olduğu inancına sahipti.
Dolayısıyla onun için Cumhuriyetin ilanı hadiselerin getirdiği tesadüfi bir netice değil, eninde sonunda varılması gerektiğine inandığı, hesapladığı nihai hedefti.
Nitekim 1905’te atandığı ilk görev yeri olan Şam’a gitmeden önce arkadaşlarıyla yaptığı bir toplantıda, “Asıl dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan önce bir Türk devleti çıkarmaktır” demiştir.
1906’da en beğendiği devlet şekli olarak Cumhuriyeti dile getirdiği yazılmıştır.
1914’te yine yakın çevresine “Devletin esasını Cumhuriyet ilkelerine göre hazırlamak gerekir.” demiştir.
Fikri olarak ve teoride benimsese de Cumhuriyete ulaşmak kolay olmamış, çok zor ve çetin bir mücadele gerektirmiştir.
İstiklal Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal önderliğinde ortaya koyulan mücadele, Cumhuriyetin kurulması için en temel şartlar olan milli irade ve millet egemenliği fikrinin kökleşmesini sağlamıştır.
Nitekim, 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra attığı her adımda “Cumhuriyet” ismi koyulmasa da bir yönetim şekli olarak tüm gerçekliğiyle zuhur etmiştir.  
1919’da yayımlanan Amasya Bildirgesi “Kuvayi Milliye’yi amil ve irade-i milliyeyi hâkim kılmak” cümlesiyle başlamıştır. 
Erzurum ve Sivas Kongrelerinde ana ilke olarak kabul edilen bu formül, gelecekte hükûmet biçiminin cumhuriyet olacağının kapalı bir şekilde ifadesi demekti.
Erzurum Kongresi sırasında Mustafa Kemal “Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır” diye beyan vermiştir.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, kongre kararlarında yer alan demokrasi ve cumhuriyet yönündeki mesajların gerçekleşmesinde önemli bir adım olmuştur.
Nihayet 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet İkinci Meclis tarafından ilan edilmiş ve Mustafa Kemal Atatürk ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Atatürk, Cumhuriyeti bir yönetim biçimi olarak neden seçtiğini ve neyi amaçladığını 15 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde söylem ve uygulamalarıyla ortaya koymuştur.
Ona göre Cumhuriyet, Türk milletinin karakterine uygundur.
“Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir” diyerek şahsında hem Türk milletinin hem de Cumhuriyetimizin özeliklerini tanımlamıştır.
Cumhuriyet, millet egemenliğini belirleyen ve millet egemenliği ile bağdaşabilen tek rejimdir. Türk Milleti için bundan daha güvenli, daha doğru bir yol olamaz.
Cumhuriyetin ilanı ile hükümet ile millet arasında ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükümettir.
Atatürk’ün sözleriyle “Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır”.
Tüm ırksal, sınıfsal ve düşünsel ayrılıklara karşı çıkarak çizilen sınırlar içerisinde kendini Türk olarak kabul eden herkesi vatandaş kabul etmiş ve hepsine eşit değer vermiş, ayrıcalıklı davranmamıştır.
Cumhuriyet, hürriyet rejimidir. Hürriyetlerin en iyi korunduğu ve savunulduğu bir siyasî düzeni ifade eder.
Ona göre “Demokrasi prensibinin en çağdaş ve mantıkî uygulamasını temin eden hükümet şekli cumhuriyettir”.
Cumhuriyet, milletin yüksek siyasî ve iktisadî kurumudur.
Cumhuriyet “fazilet”tir, erdemdir, insan onurunu teslim eden bir idare vaat eder.
Atatürk halk egemenliğini, tam bağımsızlığı, ulusal bütünlüğü, barışçılığı ve çağdaşlaşmayı Cumhuriyetin her daim hedeflemesi gereken istikameti olarak belirlemiştir.
10. yıl nutkunda da bu istikamette ne kadar büyük bir ilerleme kaydettiğini “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık.” diyerek ortaya koymuştur.
Ancak, bununla yetinmeyeceğini, yetinmememiz gerektiğini “Yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz” cümleleriyle ifade etmiştir.
Atatürk bu hedefleri ortaya koyarken, tüm hayatını adadığı Türk milletine olan inancını en güçlü şekilde vurgulamıştır.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir”. demiştir.
Bugün bizlere düşen, Atamızın bize duyduğu bu sonsuz güvenden aldığımız güçle, Türkiye’de ve yurtdışında birlik ve beraberlik içinde hareket etmek, Cumhuriyetimizi güçlü ve daim kılmaktır.
Cumhuriyetin yeni başladığımız ikinci asrını dünyada milletimizin asrı yapmak için elbirliğiyle çalışma azmimizi ortaya koymaktır.
Sözlerime burada son verirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, bu vatan uğruna canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve fedakarlıklar sergileyen gazilerimizi minnetle anıyor, manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Toplantıların amacı, Atatürk’ün devrimci vizyonunu ve demokratik mirasını tanıtmak ve anlamaktı. Etkinliklere katılan Hollandalılar, Atatürk’ün Türk halkının bağımsızlık mücadelesi ve çağdaşlaşma çabalarında oynadığı rolü bir kez daha takdir etti.

Atatürk’ü Anma etkinlikleriyle Hollanda, Türk toplumunun Atatürk’e olan saygısını ve onun fikirlerinin uluslararası alanda da anlamını vurgularken, Türkiye’nin büyük liderini sonsuz bir minnetle anmış oldu.

Haber: İbrahim Çitil




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!