Ülkenin adı artık Türkiye Cumhuriyeti’dir. 

Bundan tam 100 yıl önce 28 Ekim 1923’de Mustafa Kemal Atatürk “Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi ve Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edildi.  

Bu önemli tarih, ülkemizin bağımsızlık mücadelesinin ve modernleşme hamlesinin sembolü haline geldi. Cumhuriyet, Türkiye’nin tarihinde bir dönüm noktası oluştururken, ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini de etkileyen büyük bir değişim sürecinin başlangıcını sağladı. 

Cumhuriyetin 100. yılını kutlamama ya da önemini hafife alma, basit bir olaymış gibi davranma lüksümüz yoktur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en önemli olan bu yıl dönümünü hatırlamak ve geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemek için bir fırsattır. 100 yıl içinde, Türkiye ekonomisinin büyüdüğü, eğitim ve sağlık sektörlerinin geliştiği, demokrasinin ve adaletin tesisi eksikleriyle daha da sağlam temeller üzerine oturduğu bir dönemi geride bıraktık. Aynı zamanda, Türkiye’nin uluslararası arenada saygın bir konum kazandığı bir yüzyıl olarak tarihteki yerini almıştır.

Cumhuriyetin imkânlarından faydalanıp Cumhuriyeti önemsiz, doğal bir olay ya da basit bir olaymış gibi davrananlara bunu hatırlatmak isterim. 

Maalesef her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de Cumhuriyet ve Cumhuriyetin 100. yılı haksız eleştirilere maruz kalmaktadır. Cumhuriyeti yok sayan veya basitleştiren kişiler ve kitleler, genellikle tarih ve toplum meselelerine sığ yaklaşan kesimlerden oluşmaktadır. Bu kişiler, Cumhuriyeti sadece siyasi bir olay olarak görerek, onun getirdiği modernleşme eşitlik,  laiklik ilkelerini göz ardı edebilmektedirler.  Bu, sadece Cumhuriyet’in kazanımlarını (Yaşama Hakkı, Sağlık Hakkı, Eğitim Hakkı, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı, Düşünce, Toplantı ve Gösteri Özgürlüğü, Dilekçe Hakkı, Konut Dokunulmazlığı ve Basın Özgürlüğü) yok saymakla kalmaz, aynı zamanda Türkiye’nin tarihini ve kültürünü de basitleştirir. 

Unutulmamalıdır ki Cumhuriyet, Türk Milletininin ulusal birliği ve bağımsızlığı için verilen mücadelelerin sonucunda ortaya çıkmıştır. Atatürk ve silah arkadaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında ortaya çıkan kaosu, istikrarsızlığı ve hepsinden önemlisi emperyalist sömürgeci ülkelerin istilasını sona erdirmek amacıyla büyük bir fedakarlıkla canlarını hiçe sayarak mücadele ettiler. Türkiye Cumhuriyeti, bu mücadeleler sonucunda kuruldu ve ülkemizin var olma temellerini oluşturan en önemli değerleri içinde barındırmaktadır. 

Cumhuriyetin 100. yılını kutlamak, tarihimizin ve kültürümüzün zenginliğini anlamak ve geleceğe daha aydınlık bir vizyonla bakmak, birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştirmek için büyük bir fırsattır. Ancak bu kutlamalar sırasında, Cumhuriyeti yok sayan veya basitleştiren kitlelerin eleştirilerini de dikkate alarak, daha sağlam bir toplumsal dayanışma ve anlayış geliştirmeliyiz.

Bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini koruma ve geliştirme görevini daha iyi anlayarak Cumhuriyete sahip çıkmak her yurttaşın temel görevlerinden biri olmalıdır. 

Biz Türkler millî gururumuz olan Cumhuriyeti ve tabii ki de dinî önemli günleri kutlamalıyız. 

Bu kutlamalar bir milletin ortak hafızasını güncelleme fırsatı sunar. Çünkü bir millet, ortak hafızasını belli aralıklarla güncellemezse bir süre sonra en hafif ifade ile yok olur.  

“Millî bayramlarını kutlamayanlar, dinî bayramlarını kutlayacak vatan bulamazlar.” 
 

Bugünden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız tüm Milletimize kutlu olsun.

Sağlıklı, esenlikle ve kesinlikle Cumhuriyeti savunan kalın

 




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!