Gurbetçilerin tatil yolculuğunda karşılaştıkları zorluklar

Her yıl yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte, gurbetçilerin anavatanlarına tatile gelme heyecanı doruk noktaya ulaşır. Kendi ülkelerini özlemle anan, hasretle bekleyen bu insanlar, genellikle yaz aylarında tatile veya sevdikleriyle bir araya gelmek için daha ekonomik ulaşım yolu olan araçlarıyla gelmeyi tercih ederler. Eşim araç yolculuğunu çok sevmemesine rağmen her yıl olduğu gibi bu yıl da araçla memlekete geldik. Arabaya bindiğimizden itibaren bizim için tatil başladığından, güzergâhımız boyunca şehirleri gezerek Türkiye’ye gidiyoruz. Taktir edersiniz ki bu sebepten yolculuk biraz uzun sürüyor. Bu yıl da Macaristan’ın Györ (Yanıkkale) şehrini gezmek nasip oldu. Györ’un ismi Yanıkkale’de bizim ordumuz şehri fethederken kalenin yöneticilerinin kaleyi tamamen yakmasıyla “Yanıkkale” adını almıştır. Györ, Tuna Nehri üzerine kurulmuş şirin mi şirin bir şehir. Bu güzel şehir, tarihinde çok çeşitli kültürlere de ev sahipliği yapmış. Györ bir dönemde Osmanlı imparatorluğundan Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından fethedilmesiyle 1594 yılından 1598 yılına kadar bizim yönetimimizin altında kaldı. 1598 yılında Habsburglar tarafından geri alınmıştır. 1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması sırasında ordumuz Györ yerleşim civarında kısa bir süre bulunmuş, ancak fethedilmeden Viyana üzerine hareket edilmiştir. Daha sonraki dönemde refah içerisinde bulunan yerleşim 1743 yılında “Serbest Kraliyet Şehri” statüsünü aldı.

Biz de, eşim ve küçük oğlum Burak Kaan Bey’le Györ’de bir tam gün kalarak güzel anılar bıraktık. İlk fırsatta bu güzel şehire yine gelmeye söz vererek yolculuğumuzun ikinci startını verdik.

Gelelim anavatan yolculuğumuza ve bu yolculuk sırasında karşılaşılan bazı zorluklara, bu güzel anların gölgelenmesine sebep olan olaylara…

Gurbetçilerin tatil yolculuğunda karşılaştığı ana sorunlar arasında; yoğun kara yolları, gümrük kapılarında uzun beklemeler, yorgunluk, kaza ve asayiş olayları diyebiliriz.

Birinci ana sorun, belki de en zor olanı, gurbetçilerin tatile giderken veya dönerken karşılaştığı kara yollarındaki yoğunluktur. Tatil dönemlerinde, yüz binlerce vatandaşımız aynı anda yollara düşüyor ve trafik akışı önemli ölçüde sıkışıyor. Bu durum, saatlerce süren trafik sıkışıklıklarına ve uzun beklemelere neden oluyor. Yolculuk esnasında gerginlikler, sıra kavgaları yaşanabiliyor, insanların sabrı tükeniyor ve hatta bu durum kavgalara bile sebep olabiliyor. Ayrıca yorgunluk nedeniyle sıkça trafik kazaları bazen de çok acı sonuçlar (can kayıpları) söz konusu olabiliyor. Çok şükür vatandaşlarımız eskiye nazaran otellerde ya da parklarda istirahat ederek ve daha yeni, güvenli araçlarla yolculuk ederek seyahatlerini daha konforlu ve güvenli hale getiriyor.

İkinci sorun ise gümrük kapılarında yaşanan uzun beklemeler. Gurbetçiler, geçtikleri bütün ülkelerde ve anavatana giriş ya da çıkış yaparken gümrük işlemleri nedeniyle uzun kuyruklar oluşturuyor ve uzun süre beklemek zorunda kalıyor. Bu sene ben de Macar ile Sırp ve Sırp ile Bulgar gümrük kapılarında yirmi saate yakın bekleme yaşadım. Biz gurbetçiler yıllarca ayrı kaldığımız sevdiklerimize, vatanımıza biran evvel varmak için sabırsızlanıyoruz. Tabii ki, yolculuk esnasında tatsız deneyimler de yaşanabiliyor. Bu da tatil sevincini gölgeleyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Anavatan yolunda soyulan, daha acısı hayatını bile kaybeden insanımız vatan sevgisi ve özlemi için de her yıl bu riskleri göze alıyor. Gurbette kaç kuşak yetiştirsek de bu vatan özlemi sevgisi bitmeyecek. Bu yolculuğu da her yıl göçmen kuşlar misali diasporadaki biz Türkler yapacağız.

Üçüncü olarak, kaza ve hırsızlık olayları gibi güvenlik kaygıları da gurbetçilerin tatil yolculuğunda endişe duyduğu başka bir husus. Uzun yolda yapılan yolculuklar, yorgunluk ve dikkat dağınıklığına neden olabiliyor. Bu da maalesef trafik kazalarının meydana gelme olasılığını arttırıyor. Aynı şekilde, Hollanda’daki evleri uzun süre boş kalan bazı gurbetçiler, hırsızlık gibi güvenlik olaylarına hedef oluyorlar.

Bu zorlukların üstesinden gelmek için çeşitli çözüm önerileri ve tedbirler alınabilir. Öncelikle, trafik yoğunluğunu azaltmak adına gurbetçilerin yolculuğunu farklı ay, gün ve saatlerde tercih edebilirler. Örneğin hafta arasında çıkmak trafik akışını rahatlatıcı bir etki yapabilir. Ayrıca, alternatif taşıma araçlarıyla gidilebilir (tren, uçak yada gemiyle). Alternatif ulaşım yöntemlerinin de tercih edilmesi, kalabalık ailelerde yüksek bilet fiyatlarından dolayı mümkün olmayabilir. Geçtiğimiz günlerde THY yüksek uçak bileti fiyatları sosyal medyada çok dillendirilmişti. Tabii ki THY bizim hava yolumuz olması sebebiyle biz gurbetçilerin de haklı bir beklentisi söz konusu olmuştur. Unutmamamız gereken ne kadar bizim hava yolumuz olsa da o da serbest piyasa şartlarında çalışan bir hava yoludur. O da rakipleriyle rekabet edebilmek için bu piyasanın fiyatında bilet fiyatları sunmak zorundadır.

Gelelim gümrük kapılarındaki sorunlarımıza… Gümrük kapılarında uzun bekleme sürelerini azaltmak için, her iki vatanımızın yetkilileri de güzergâhtaki ülkelerin yetkileriyle irtibata geçebilir,  geçmelidir. Gümrük memurlarından kaynaklı kasıtlı ya da eskimiş sistemlerden dolayı uzun beklemeleri dillendirebilir,  çözümler sunabilirler. Ayrıca havaalanlarında olduğu gibi dijital sistemlerin ve online işlemlerin daha yaygın olarak kullanılmasını tavsiye edebilirler. Örneğin;  gurbetçilerin gümrük işlemlerini önceden internet üzerinden tamamlaması veya hızlı geçiş hattı oluşturulması gibi uygulamalar bekleme sürelerini önemli ölçüde kısaltabilir. Ben bu yıl Bulgaristan’dan vatana Edirne Kapıkule’den giriş yaptım. Çok sakindi lakin beklemeye sebep olabilecek bir uygulamayla da karşılaştım. Biz sakinlikten beklemedik çok şükür. Bahsettiğim bu yeni uygulama yüz tanıma sistemi. Bu sistemde araçtaki herkesin araçtan inerek o kamaranın (havaalanlarında olduğu gibi) karşısına geçerek yüz taraması söz konusu. Bu uygulama yoğunluk olduğunda kesinlikle beklemeye sebep olacaktır. Umarım yetkililer bu soruna biran evvel çözüm bulurlar. Aksi taktirde uzun beklemeler kaçınılmaz olur.

Bir de bu yolculuk esnasında hayati önem taşıyan trafik güvenliği vardır. Trafik kazalarının önlenmesi ve güvenlik endişelerinin azaltılması için trafik eğitimi ve farkındalığı arttırmak büyük önem taşır. Sürücülerin dikkatli ve kurallara uygun şekilde seyahat etmeleri, trafik güvenliğinin sağlanmasında kritik bir faktördür. Aynı şekilde, güvenlik güçlerinin de tatil dönemlerinde özellikle yoğunlaşan bölgelerdeki denetimleri artırarak hırsızlık gibi olumsuz olayların da önüne geçilebilir.

Sonuç olarak, gurbetçilerin tatil yolculuğunda karşılaştığı yoğun kara yolları, gümrük kapılarında uzun beklemeler, trafik kazaları ve hırsızlık gibi sorunlar elbette ki önemli zorluklar arasında yer alır. Ancak, bu zorlukların üstesinden gelmek için bilinçli hareket etmek, trafik kurallarına özen göstermek ve uygun tedbirleri almak gereklidir.

Böylece, gurbetçiler hasretle beklediği tatil dönemini güvenli, huzurlu ve keyifli bir şekilde geçirirler. Bu önlemlerle, herkesin anavatanına hoş geldiği, sevdikleriyle bir arada olduğu, mutluluk dolu bir tatil mevsimi yaşamasını dilerim.

Bu  son bolümdeki yazıyı yazıp yazmamakta çok tereddüt ettim. Ama bir şekilde dillendirmem, söylemem, yazmam gerekiyordu. Memlekete ulaştığımızda karşılaştığımız manzara beni çok düşündürdü ve bir o kadar da üzdü.  Onun için bu bolüm de yazmasam olmazdı.

Gurbetteki duygular ve Vatan Sevgisi

Vatan hasreti, gurbette yaşayanların yüreklerini kavurur. Farkı bir özlem, hasret ve sevgidir.  Her gurbetçi kendi iç dünyasında farklı bir hikaye yazıyor. Özlemle vatana kavuşulduğunda kimi vatandaşımız coşkuyla “Hoş geldin” diyor, kimisi ise şüpheyle “Niye geldin?” diye soruyor. Vatanını özleyenlere “Çok özlediysen gel vatanına, yaşa da gör……” diye manalı (kızgın) çağrı yapıyor. Biz gurbetçiler orada kurulu düzenim var, işimiz var, aşımız var desek de anlayan, empati kuran, geri dönmenin güçlüğünü gören Türkiye’de çok az sayıda insanimiz var.

Değişen zamanla birlikte insanlar da değişmiş. Gurbetteki bizler değişmiş, vatandaki insanımız değişmiş, hepsinden önemlisi “VATAN” da değişmiş. Uyum sağlamamızın ayak uydurmamızın oldukça zor olduğu da ortada. Türkiye’de bizlere ismimizin önüne “Almancı” sıfatı bile koymuşlar.

Vatanımızda her hangi bir olumsuzlukta günah keçisi aranıyor. Hoşuna giden bir sonuç olursa bizlere paşam, aslanın, ceylanım diyorlar, hoşlarına gitmeyen bir sonuç olursa Tü kaka diyorlar. Kimin hangi siyasi partiye oy verdiği önemli değil iktidarı da muhalefeti de vallahi aynı kafa.

Anlayacağınız ne Hasan’a, ne de Hans’a yaranamadık.

Gurbette yaşayan bizler artık öz vatanımızda bir yabancı gibi hissetmek istemiyoruz. Birlik ve beraberlik içinde olmalıyız ki, gurbetteki gurbetçi olmasın, kendi vatanında da yabancı hissetmesin.

Sonuç olarak, vatanı özlemek, gurbetteki her bir insanın yüreği anavatanda atıyor. Değişen zaman ve koşullar içinde irili ufaklı sorunlarımız da oluyor, vatan sevgisi ortak paydada birleşerek sorunlarımızı çözebiliriz. Unutmayalım ki, çözümü hep birlikte üreterek, ekonomiyle katkı sağlayarak, israfı önleyebiliriz.  Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek vatanımıza faydalı olabiliriz. Evet biz gurbetçilerin bir yurdu “Hollanda” var, ama tek anavatanımız var o da Türkiye Cumhuriyeti ve bu vatan da bizim öz be öz vatanımız.

Tatile gidenlere sağlıklı, mutlu, sorunsuz tatiller dilerim…

Vatanınızda yada gurbette sevgiyle ve esenlikle kalın.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!