Şaşırdık mı?

Bugün ki yazıma yine bir ata sözümüzle başlamak istiyorum. Lütfen, bu arkadaşta ata sözleriyle kafayı bozmuş demeyin. Ata sözleri; bizlere bir ömür boyu ders veren, yön gösteren, atalarımızın deneyimlerinden, yaşanmışlıklarından ve hayattan aldıkları dersler sonucu bizler için söylenmiş ibretlik sözlerdir.

Gelelim bugün ki yazımın ata sözüne. “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır”. Diasporadaki bizler yurdumuz Hollanda’da ayrımcılıkla, uyumla ilgili çok konuşulan, tartışılan bir toplumuz.

Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, liberali ve daha kötüsü ırkçı partilerin haksız ithamlarına ve davranışlarına maruz kalıyoruz. Görünen o ki bu partilerde yer almadığımız söz sahibi olmadığımız sürece de hep kalacağız. Elbette her partide de olmamalıyız. Çünkü ne onlar bize uyar ne de biz onlara uyarız. Biz demokrat hakkaniyetli ve parti programına inandığımız partilerde olmalıyız.

Aslında önemli olan onların bizi koydukları yer değil, bizim nerde olmak istediğimiz yer önemlidir.

Bizler özümüzü kaybetmeden var olan yerleşik (demokratik partiler) içinde olmalıyız ve burada var oluşumuzu düşüncelerimizi bu partiler içinde dillendirerek savunmalıyız.

Bunu yapmadığınız zaman o partiler senin lehine hiç bir karara imza atmazlar.

Siyasetin ve doğanın kuralı maalesef bu. Ağlamayan çocuğa meme verilmez ata sözümüzü hatırlarsak bize yeterli cevap olur. Yerinde doğru kişilere demokratik isteklerimiz talep edeceğiz.

Aksi taktirde ülkede her soğuk rüzgâr estiğinde yada sorunlara günah keçisi aradıklarında bizleri göstererek uyumsuz, sorunlu bir toplum olarak görecek ve kamuoyuna böyle sunacaklardır.

Bizler tabii ki kendi göbeğimizi kendimiz kesen (kendi kendimize yeten) bir topluluk olduğumuzdan kendi partimizi (DENK’i) bile kurduk. Elbette “Selçuk ve Tunahan” partilerinden gördükleri baskı sonucu ortaya çıksa da bir Türk partisi bile kurduk.

Ancak ona ve diğer partilerdeki Türk adaylara bile sahip çıkamamış, sayımız çok olsa bile gerektiğinde ihtiyaç duyulduğunda hiç bir işe yaramayan bir toplumuz, maalesef!

15 Mart eyalet ve su idaresi seçimleri akşamında devlet kanalı NOS şehir şehir sonuçları Fransa araştırma şirketi Ipsos’un (Exitpoll) veriler geldikçe katılımın bir önceki eyalet ve su idaresinin seçimlerinden (61,6%) daha yüksek (63,4% ) olduğunu gördük. Eyalet seçimi, belediye ve ikinci meclis (Tweede Kamer Verkiezingen) seçimlerinde genelde düşük katılım olurdu. Bu sebepten bizim insanimizin bu seçimlerde teveccühü düşük oldu.

Esas sorun, insanımızın dünyasının ikiye bölünmüş olması. Her ne kadar bedenen burada yaşıyor olsa da aklen ve ruhen hala Türkiye’de yaşamaktadır. Dünyaya böyle bakınca buradaki seçimin ne önemi ne de kıymeti kalıyor. Aslında Hollanda’daki bu seçim bizleri doğrudan ilgilendiren bir seçimdir. Çünkü biz burada yaşıyor, rızkımızı bu ülkede kazanıyoruz. Burası bizim yurdumuz vatanımız oldu. Hollanda’da bu seçimlerin sonucunda hepimizin geleceğini belirleyen, kanunları çıkaran, senatoyu oluşturan üyeler seçildi. Ne yazık ki yaşadığımız eyaletleri yönetenleri seçme fırsatını bir dört yıllığına daha bilerek ya da bilmeden kaçırdık.

Farkında olmadığımız ise ne işe yaradığını bilmediğimiz (ülkemizdeki sel felaketi belki bundan sonra vatandaşlarımıza farkındalık yaratmıştır) su idaresi yönetiminin yaptığı çalışmalardan su setlerinin yapılması sayesinde nehirlerin tasmasını selleri engelliyor, tarım arazilerinin kurak ya da tarım yapılamayacak derecede yaş olmamasını sağlayan ve daha nice faydalı ve önemli projeleri yapan ve yapacak olan yöneticileri seçmeyi bir dört yıllığına kaçırdık.

Şaşırdık mı? Hayır!

Burada vatandaşımızın vurdumduymazlığını, kusurunu ve daha pek çok şeyi söyleyebiliriz. Ama asıl sorumlu bence siyasi partilerdir.

Seçmeni söylemleri ile vaatleri ile sandığa gitmesini sağlamalılardı. Yeterli yada hiç yapamadılar.

Elbette kolay iş değil, vallahi bizim toplumun sorunu bitmiyor tabiri caizse dert bir değil ki burada yaşadığımız negatif olaylar ırkçılıklar, ayrımcılıklar, ekonomik sorunlar uyum vs .

Birde vatanımızdaki olaylar, acılar, depremler, çaresizlikler hepimizin canını acıtarak yakıyor. Binalar fiziki olmasa da ruhen üzerimize yıkıldı. Üç bin kilometrede vallahi depremin altında kaldık.

Birde bu acıların içinde utanmadan birbiriyle çekişen, hakaret eden siyasiler, siyasi akıma (Kutuplaşmaya) kapılmış sayısız troller, bunların hepsini geçtim aklımız ve ruhumuzla oradaki kardeşlerimize nasıl faydamız olur diye çırpınırken buradaki seçim akla bile gelmedi. Ve Eyalet seçimlerinde yeterli Türk aday çıkaramadık.

Bu kadarı elbet doğru, ama siyasinin görevi gerekçe üretmek değil “kendimden biliyorum” her şeye rağmen her konuyu yerinde ve sıralamayı doğru yapmak olmalı idi.

Seçmen vatandaşlık görevini yapmaya motive edilmeliydi. Ellerinden geleni yapmalılardı.

Buradaki seçim ve seçilenler dört sene boyunca alınacak tüm kararlar (ekonomi, güvenlik, iş, aş, iklim sorunları ve diğer önemli konular) hepsi bizi ilgilendirecek bizi bazen üzecek önemli konulardı ve şimdi ne dediğimizin farkında olmayan, bizi az düşünen belki de bizleri sevmeyen partiler bizim hakkımızda da karar alacak.

Elbette kazanan partilere hayırlı olsun diyorum. Demokrasi kazansın diyorum.
Bizim toplumuz bıçak kemiğe dayanmadan HAREKETE geçmez.

Şaşırdık mı? Hayır!

Vallahi canım yanıyor, aklım almıyor. Yurdumuz bu ülkede, beş yüz bini aşmış nüfusumuz, 25 binleri aşan iş yerimiz var, ömrünün büyük bölümü burada yasayan belki de geçecek için tamamını yaşayanlar için, bizim insanımızın bu kadar duyarsız bu kadar vurdum duymaz olması canımı acıtıyor vallahi billahi an-la-mı-yo-rum. Elbette bende eksiklik, anlama kıtlığı IQ eksikliği vardır. Bilemiyorum!

Üç gün sonra vatanımız Türkiye’de seçim var. Senede bir kaç hafta kaldığımız vatanın yönetimini seçeceğiz. İzlediğimiz televizyon kanalının bize verdiği bilgiler yönlendirmeler doğrultusunda karar vereceğiz. Buradan götürdüğümüz bir Euro’nun yirmi Türk lirası ettiği yerde enflasyonu, refahı, açlığı, varlığı, yokluğu değerlendireceğiz ve oylarımız o izlediğimiz televizyon kanallarının yönlendirmesi, Türkiye’de kaldığımız üç beş haftadaki izlenimlerimizle ve tabii ki bir yıl boyu biriktirdiğimiz tatil parası Euroların verdiği zenginlikle Türkiye’deki seçimimizi yapacağız. Ne ala, ne acayip, ne haksız, ne tuhaf bir durum.

Adım gibi eminim 14 Mayıs 2023 seçim günü geldiğinde toplumumuz şölen havasında camilerde, meydanlarda Türkiye’deki siyasi partilerin hazırlattığı otobüslerle ve şahsi arabalarla toplanıp konvoylar halinde uzaklardaki seçim sandıklarına akın akın gideceğiz.

Şaşıracak mıyız? Elbette hayır.

Hollanda’daki seçimlere göstermediğimiz ilgiyi Türkiye seçimine gösteriyoruz. Hollanda toplumu bizim bu demokratik aşkımızı elbette görüyor, izliyorlar ve değerlendiriyor.

Benden söylemesi aşk tek taraflı olursa hüsran olur haksızlık olur nahoş olur, çift taraflı olursa aşk olur meşk, demokrasi olur.

Esenlikle ve sağlıklı kalın.




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!