“Yaşadığımız ülkede, içinde bulunduğumuz topluma ve çevremize İyiliklerin yayılması için çaba sarf ediyoruz”

Kudomarkt’tan kısaca bahsedebilir misiniz?
Kudomarkt şirket olarak, Meram Street Food gibi ZRM şirketine bağlı faaliyet gösteriyor. Kudomarkt ile hem tüketicilerimize doğal ürünleri online olarak ve Den Haag’taki satış mağazamız aracılığıyla ulaştırıyoruz, hem de bu doğal ürünlerin marketlere ise toptan olarak tedariğini sağlıyoruz. Bunun yanı sıra Prof. Dr. İbrahim SARAÇOĞLU’nun ürünlerini de vatandaşlarımıza sunuyoruz.

Elazığlı İş Adamları Derneği’nin yönetim kurulunda olduğunuzu biliyoruz. Oradaki faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz?
Biraz evvel bahsettiğim gibi derneklerde, vakıflarda, sivil toplum kuruluşlarında bulunmaya çalışıyorum. Sağ olsunlar bizi oraya da layık gördüler, daha önce Müsaid’daydık. Hatta Elazığlı İş Adamları Derneğimizin başkanı da Müsiad eski başkanımız Ümit AKBULUT Beyefendi seçildi. Müsiad’da belirlediğimiz hedefler doğrultusunda ilerlenmediğini gördükten sonra Elazığlı İş Adamları Derneği’ni kurma ile ilgili teklif geldi, biz de sürece dahil olduk. Den Haag’ta iş adamı olarak hatırı sayılır bir Elazığlı nüfusu var, ben de Elazığlıyım, burada iş adamlarını bir çatı altında toplamak istedik. Bu derneği, iş adamları olarak kendimizi eğitmek, beraber bir iş ağı elde etmek, Hollanda’daki Türk toplumuna katkı sağlamak, yaşadığımız ülkeye, Hollanda’ya fayda sağlamak ve en önemlisi bizden sonrakilere yani gençlerimize bir fayda sağlamak amacıyla kurduk. Şu an kuruluş aşamasını yeni tamamladık, ben de hem kurucular arasında he de yönetim kurulu üyeleri arasındayım. İnşaAllah açılışımızı da basın toplantısıyla duyuracağız.

IHO-Ebrar (International Help Organisation Ebrar)’daki faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz?
İşlerden bahsettik, belki işlerle çok meşgul olduğumu düşünebilirsiniz ama işten daha çok mesaimi IHO-Ebrar için harcıyorum. IHO-Ebrar uluslararası bir yardım kuruluşu ve biz gönüllü olarak çalışıyoruz orada. 2010 yılında merkezini Hollanda’da bir ihtiyaca binaen kurduk. Şimdiye kadar kurduğumuz tüm organizasyonlarda bir ihtiyaç oluştuğunda kurmaya karar verdik. Doğal afet vs. herhangi bir olay olduğunda yardım toplanması konusunda bir karışıklığın oluştuğunu fark ettik. Biz daha düzenli, daha organize biçimde bu işi yapmaya karar verdik. Kendi yardımlarımızı ve çevremizde olan yardımları ihtiyaç sahiplerine, mağduriyet yaşayan bölgelere birinci elden ulaştırmak istedik. Bu noktada yardım kuruluşlarının işleyişini, bütçelerinin nasıl çalıştığını araştırdık ve biraz hayrete düştük bu noktada. Çünkü toplanan paraların maalesef düşük bir kısmının mağdurlara ve ihtiyaç sahiplerine ulaştığını öğrenince üzüldük. Bu konu hakkında biraz mesai harcadık ve örneğin, IHO-Ebrar’a ulaşacak olan 100€’luk yardımın en azından 95€’sunun ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için yola çıktık. Profesyonel olarak bu işi yapmak için tabii ki masraflar oluyor ama bunu bir şirket mantığıyla değil de bir yardım kuruluşu olarak idare etmek gerekiyor. Evet orada çalışan olursa cüzi bir miktar alabileceğini söyledik çünkü insanların yaptığı bağışların da yönetim vs. gibi giderlere gitmesini istemiyoruz. Araştırdığımız yardım kuruluşlarının işleyişinin tam tersi şekilde olması bizi üzdüğü için böyle bir yardım kuruluşu kurmak istedik. Bizim yardım kuruluşumuzda çalışan olarak adlandırabileceğimiz bir kişi var ya da yok, diğer herkes gönüllülük esasına dayalı çalışıyor. Bir yere gidileceği zaman herkes kendi biletini alıyor. Gönüllülere teşekkür ederim, kendi yağında kavrulan bir yardım kuruluşu kurduk. Herkese çok teşekkür ederim, sosyal medyadan insanların birebir yardımlarına ulaştık. 2010 yılında başladık ve o zaman hepimiz iş adamı da değildik, bu kuruluşu kurmak için bütçemiz bile yoktu ama Allah’a çok şükür şu an 2.000.000’a yakın bütçemiz var. Türkiye’den tutun, dünyanın 56 ülkesine, eğitim, temiz içme suyu, su kuyuları, doğal afet yardımları, savaş mağduriyetlerini giderme, mültecilere destek sağlama gibi pek çok konuda gücümüz nispetinde ulaşmaya çalışıyoruz. Afrika veya başka ülkelere kendim de gidiyorum ve bu iş beni çok mutlu ediyor. Ne kadar kendi iş yerlerimizde çalışıp para da kazansak, oradaki stres ve yorgunluğu, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin derdine derman olunca unutuyoruz. O mutluluk her şeye bedel inanın. Bu tür faaliyetler için herkes kendine imkân oluşturmalı; iş adamları, gençler. Yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutmak adına toplumda bazı insanların bu işi yapması, zamanını mesaisini bunun için harcaması gerekiyor. Toplumumuzdaki güzel geleneklerimiz nesilden nesile bu şekilde aktarılır.

IHO-Ebrar (International Help Organisation Ebrar)’da yardım sistemi nasıl işliyor yani insanlar nasıl bağış yapabilirler?
IHO-Ebrar, Hollanda’nın kanunlarına göre kurulmuş bir yardım kuruluşu. Yani bir iş adamı buraya bağış yaptığı zaman vergiden de düşebiliyor. Devlet bize bu hakkı da verdi. Çünkü biz resmi çalışan bir kuruluşuz. Bizde üyelik sistemi yok. Tabi biri gelip ben her ay düzenli olarak şu kadar miktar bağış yapmak istiyorum diyebilir ama üyelik ve aylık bağış gibi bir zorunluluk yok. Bağışçılarımız ya bizzat gelip kendisi bağış yapıyor ya da bizde yetim edinme, kardeş aile gibi durumlar var onlar çerçevesinde bağış yapabilir. Örneğin; Türkiye’de, Afrika’da veya Filistin’de bir yetime bir yıl boyunca sponsor olabilirsiniz. Bir yetimin bir yıllık okul masraflarını karşılamayı düşünüyorum diyebilirsiniz. İşte o zaman, o kişi bize bir yıl boyunca banka hesabından onay veriyor ve onu çekiyoruz. Onun dışında herkese açık ve herkes ne kadar isterse o kadar bağış yapabiliyor. Artık insanlar bizi tanıyor, bize güveniyor. O yüzden doğal afetlerde vs. yardımlarını bize ulaştırıyorlar. Bize ulaşan yardımlarla ilgili biz geri dönüşler yapıyoruz yani yardımların ulaştığını, yardımın karşılığını görebiliyorlar. Bu eksiği de gördüğümüz için buna çok önem veriyoruz. Bir bağış yapıldıysa, yardım ulaştıktan sonra bir resim veya video ile yardımın ulaştığına dair geri dönüş yapıyoruz. Bu hem teşviki sağlıyor hem de insanların içinin rahat olmasını sağlıyor. Örneğin; Kurban Bayramı’nda verilen kurban bağışlarının hepsi için üşenmeden tüm bağışçılara videoları gönderiyoruz. İnsanlar o videolardan sonra bize dönüş yapıyorlar, ağlıyorlar, “Allah sizden razı olsun, evimizde videoyu izlerken sanki tüm aile oradaymışız, canlı canlı kurban kesiyormuş gibi hissettik.” diye. Son yıllarda yardım kuruluşlarına olan güven azalmıştı, biz biraz da o güveni tekrar sağlamış olduk. Çocuğundan yaşlısına herkes bağış yapabilir. Hatta bazen insanlarımız utana sıkıla geliyor “Param az ama yardım yapmak istiyorum.” diye ama burada miktarın hiçbir önemi yok. Bazısının 1 TL si başkasının 100.000 TL’sinden daha değerlidir. Herkes kendi gücü nispetinde yardım yapar. Biz yardım kuruluşu olarak “cent”leri biriktire biriktire bugünlere geldik, o centlerin nelere fayda sağladığını görüyoruz burada. O az gördükleri miktarın yardım götürdüğümüz yerlerdeki geri dönüşünü aktarınca insanlar gönül rahatlığıyla getirebiliyor. 1 TL veren de var 100.000 TL veren de var. Bizim için her miktar çok kıymetli çünkü belki o 100.000 TL o adam için çok küçük bir miktarken, o 1 TL onu getiren kişi için önemli olabilir. Bağışın maddi değerinden çok o ruhun canlı olması bizim için önemli. Kısaca miktar önemli değil.

Gelecekte iş kurmak isteyen gençlerimize ne söylemek istersiniz?
Gençken önlerine fırsatlar çıkar, bu fırsatları değerlendirsinler, sorumluluk alsınlar. Alanları neyse o alanda kendilerini geliştirsinler, en iyisi olmaya baksınlar be kendilerine bir hedef koysunlar. Bu hedef doğrultusunda hareket ederlerse ve kendilerini yine o hedef doğrultusunda geliştirirlerse daha çok fırsatlar çıkacaktır. O fırsatları da iyi değerlendirsinler. Geçmiş nesle kıyasla çok daha avantajlılar; geçmiş neslin dili yoktu, eğitimi yoktu ve yaptığı iş ile ilgili bilgisi yoktu. Kendi gördükleri çevrede iş yapmaya karar verdiler, kendi aralarında başarılı oldular ama şu anki gençler buranın hem eğitimi hem dilini aldılar dolayısıyla, bilgiye ve paraya ulaşmaları daha kolay. Eskiler burada tutunmak için emek sarfederdi, gençler eğitimlerine önem verip, bilgiyle ilerlerse eskilere kıyasla para kazanmaları daha kolay olur.

Bu kadar yoğunluğun içerisinde kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Boş vakitlerimizi hep IHO-Ebrar’daki faaliyetlerimiz için harcıyoruz. Kendimize ayırdığımız özel bir zamanımız yok. Hatta bazen kendi ailemizi bile ihmal edebiliyoruz. Birilerinin bunu yapması lazım, biz yapmazsak bu işler yürümez, fedakârlık gerekiyor. Kendi özelimde söylemiyorum, bu iş için uğraşan onlarca insan var. İnşallah gençler bu bayrağı bizden devralırsa biz de kendi ailemize zaman ayırabiliriz belki.

Medya olarak bizden beklentiniz nedir?
Medyanın toplumsal olaylarla daha çok ilgilenmesini istiyorum. Zaten medya ve iş adamlarının ilişkisi hep var bu nedenle, medya ve iş alanında bir eksiklik görmüyorum. Medyanın toplumsal olaylara daha fazla zaman ayırmasını ve toplumsal olayları daha fazla ön plana çıkarmasını isterim. Eğitim gibi toplumsal olayların medya tarafından daha fazla önemsenmesini isterim. Diğer taraftan, yeni işe başlayacak gençler için onları teşvik edecek insanları bulup, onların hayat hikâyelerini gençlere aktarmalarını, bu konuya eğilmelerini isterim. Çünkü gençler kendilerine rol model ararlar, takip ederler, o hayat hikayelerini okudukları zaman motive olurlar. Belki o iş adamı bizzat gençlerin geçip karşısına anlatsa pek kulak vermeyebilirler ama okudukları zaman ve o iş adamının hayatının her evresini duydukları zaman çok etkileneceklerini düşünüyorum. Sizin de medya olarak bu topluma, bu toplumun gençlerine rol model olacağına inandığınız kişiler varsa onlara ulaşıp, onlarla röportaj yapıp gençlere aktarabilirsiniz.

Zülküf BİLDİRİCİ kimdir? 1974 yılında Elazığ’da doğmuş, 1989 yılında Avrupa’ya gelmiştir. İlk ve ortaokulu Türkiye’de okumuştur. Avrupa’ya geldikten sonra Hollanda’nın farklı şehirlerinde ve Belçika’da pek çok farklı sektörde çalışmış ve 2005 yılında Den Haag’a dönerek market-fırın sektöründe işletmecilik yapmaya başlamış. Ardından horeka sektörüne adım atarak Den Haag çarşısında “Meram Street Food” isimli restoran açarak işletmeye başlamış. Pandemi dönemiyle birlikte doğal ürünlere yönelmenin önemini farketmiş ve tüm Avrupa geneline online satış hizmeti verecek şekilde “Kudomarkt” olarak Doğal Ürünler Satış Mağazasını açmıştır. Den Haag’da toplumun sorunlarına çözüm üretebilmek adına sivil toplum kuruluşlarına, derneklere katılmıştır. Uluslararası yardım kuruluşu olan IHO-Ebrar (International Help Organisation Ebrar) Başkan Yardımcılığı yapmaktadır. Türkiye başta olmak üzere, Afrika, Filistin gibi dünyanın değişik coğrafyalarındaki ihtiyaç sahiplerine Avrupalı, Hollandalı gurbetçilerin yardımlarını ulaştırıyorlar, bu işi tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak yürütmekte. Ayrıca Hollanda’da Müslümanları temsil eden çatı organizasyon olarak adlandırabilecek FIO (Federatie Islamitische Organisaties)’nun da yönetim kurulundadır. 

 

Röportaj & Foto: KAMALİA CEYLİNOVA

Metin Düzenleme: SÜMEYYE NUR KARA




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!