Yetişkinlerin Cehenneme Çevirdiği Dünya!

Bu yazımı yazmaya başladığımda üç dört kere yazı başlığını değiştirdim. İlk olarak “Empati” şeklinde yazdım, savaşan tarafların masumlara yönelik saldırıları ve kayıplarını ekranlarda gördükten sonra “intikam” olarak değiştirmeye karar verdim. Gün içinde her iki tarafın kandan, şiddetten beslendiğini ve vahşetin yıkımın büyüklüğünü görünce “Yetişkinlerin cehenneme çevirdiği dünya” olarak başlığa yazmaya karar verdim.

Bu sivillere yönelik kandın, erkek yaşlı, genç, çocuk ve bebek ayırt etmeden cehennemi yaşamaktı. İsrailliler Festivale Filistinliler açık hava hapishanesi Gazze’de hiçbir uluslararası ve savaş kuralına uymayan Israil sivilleri evlerinde bombardımana tutması tam bir cehennemdir.

Bu günlerde empati en çok ihtiyacımız olan ve en güzel duygu, düşünce şeklidir.

Israil-Filistin çatışmasını öyle klavyeden yazmak kadar kolay bir durum değildir. Özellikle hayatını kaybeden masumları bilhassa çaresiz kadınları, yaşlıları ve bebekleri görünce ifade edilemeyecek kadar acı ve üzüntüye boğuldum. Konu bir de taraflar arasında kolay çözülecek bir durum değil elbette içinde ihanet var, din var, kan var haksızlık var, korku var ,var oğlu var.

Bir de üçüncü kişilerin hesapları var, bilhassa Almanların ve Avrupalıların 2. Dünya savaşındaki soykırım özrü var ve ABD’nin her kurumu ve çoğu vatandaşının hücrelerinde Yahudi etkisi var. Israil’in bugüne kadar Filistinlilere karşı şiddeti hak hukuk tanımamasına göz yumulması var. Son olarak da eski ABD başkanı Donald Trumpun sınırsız desteği (Joe Biden’in dan hiçbir farkı yok) Israil devletini hiçbir uluslararası kurala ya da insani kurala uymamasına sebep olmuştur.

Bir de biz Türklerin 401 yıl hükmettiğimiz Arap yarım adasındaki hüsranımız, çoğu Arap ülkeleriyle olan açık hesabımız var. Bilhassa Filistinlerin ihaneti bu ihanetten dolayı onca canımızın (Müslüman, Müslüman’ı) katledilmesi var, hala hafızalarımızda canlı duruyor. Bunu yok saymak ya da unutmak asırlar geçse de pek de kolay değildir.

Filistin davasında her zaman Türkiye yanlarında olduğu halde, maalesef ABD’ye Avrupa Birliği ülkelerine yaranacağım diye dedeleri gibi hata yaparak “Ermeni soykırımını meclislerinde kabul” ederek Türklere hainlik etmişlerdir.

Evet onlar bu hainlikleri yapıyor diye bu günkü vahşeti görmemezlikten gelemeyiz. Sonuçta bizler merhamet sahibi bir milletiz. Memleketimize onca sorun varken yine Suriyeli, Iraklı, Afganlı, Pakistanlı ve Afrikalı mülteci kabul ettik. Tabii ki birde Filistinlilerle dinimizden gelen bir bağımız var, yani istesek te, istemesek te biz tarafız. Hepsinden önemlisi bizler vicdan sahibi milletiz.

Bizler millet olarak hep mazlumun yanda olma gibi bir özelliğimiz var. Bu hem Türk kültürümüzden gelen bir davranış şekli, hem de dinimiz bunu biz (inanlara) emrediyor. Bu sebepten Filistinlilere olan mazimizi bir şekilde bir kenara bırakarak, orda olan haksızlıklara üzülüyor ve empati kuruyoruz.

Burada yanlış anlaşılmasını asla istemem, bu bizim Israil halkına tepkimiz değildir, bizim tepkimiz Israil Devletinin zulmüne ve şiddetinedir.

Devlet adına yapılan ya da başka unsurlar adına yapılan insanlık dışı vahşete ve haksızlığına “İNTİKAM’A” en küçük bir empati hissetmiyorum. Bilakis lanetliyorum.

Evet, bu yazıyla siz değerli okuyucuların dikkatinizi çektiğimi düşünüyorum.

Dikkatini çektiğim ilk grup, dini Müslüman olanlar; Filistin halkını her şekilde savunan ve ümmetçi tabirini kullandığımız insanlar. Bu kitle Filistinlilerin hâkli davasında benimde Filistinlilerin yanında olduğum gibi destekliyorlar. Aramızdaki tek farkla masum İsraillilere yapılan vahşeti de ben şiddetle kınıyorum.

Filistinlilere yönelik yapılan tüm kötülüklere karşı her zaman taraf oldum ve yaşamım süresince tüm diğer masumların vatanı, milleti, dini ne olursa olsun yani masum İsraillileri de savunmaya devam edeceğim.

Diğer dikkatini çektiğim grup, İsrail’i destekleyen veya Filistinlilere az sevgisi olanlar.
Hangi gerekçeleri olduğu ne benim kırık kel kafam ne mantığım anlıyor nede dünya anlıyor.

Son olarak dikkatini çektiğim grup ise Filistinlilerin yani “Arapların” Osmanlıya “Türk’e” karşı yaptıkları yanlışları (İngilizlere yardım ve yataklıklarını) hiç unutmayanlardır.

Elbette bu kadar yazıyı yazdıktan sonra kahvehane sohbetlerindeki bilgiyi, ya da izlediğimiz ekranların haberine göre bilgileri bir kenara bırakarak Filistin ve Israil devletinin tarihinden bahis etmek istiyorum.

1517 de Osmanlı İmparatorluğu Memlukleri yenerek I. Dünya savansına kadar Filistin toprakları sukut ve huzur içinde Osmanlı hakimiyetinde kaldı.

Bugünkü Filistin topraklarında yaşayan Araplar bağımsız bir devlet hayaliyle İngiltere’yle el ele verip Osmanlı’yı Filistin’den kovdular. Yani kaba ve acı tabirle hainlik yaparak Müslüman, Müslüman’ı öldürdü!
Amiyane tabirle Arapların alkışlarla karşıladığı İngiliz atlılarının “bağımsız bir devlet” yerine “manda”yı yönetimine razı oldular.

İngilizlerin idaresine geçen Filistin’e büyük bir Yahudi göç dalgası başladı. Yüz binlerce Yahudi akın akın Filistin topraklarına geldi.

Tarihler, 15 Mayıs 1948’i gösterdiğinde Filistin topraklarını işgal eden Yahudiler, bağımsızlığını ilan ettiler.

Bu girişime basta Avrupa ülkeleri ve büyük dünya devletleri sevinçle karşılandı. Çünkü Nazi Almanya’sı milyonlarca Yahudi’ye soykırım yapmıştı ve bu halka borçla hissettiler.

Kurulan yeni Yahudi devleti, tüm dünyadaki Yahudilere seslenerek, “Ülkenize, topraklarınıza gelin ve Büyük İsrail’i birlikte kuralım” çağrısı yaptı.

Dolasıyla Arapların, Osmanlıya yaptıkları ihanetle bağımsız devlet kurma hayalleri önce İngiliz mandası sonrasında ise İsrail devletinin kurulmasına sebep oldu.

Kurulduktan bugüne kadar tarihin en büyük zulümlerinden birine uğrayan Yahudiler, tarihin en büyük zulümlerine Filistinlilere uyguladılar ve hala uyguluyor.

Ve son olarak Hamasli milisler İsrail’in beklemediği (yada beklediği) bu saldırıyı yaptı. Bu saldırının zamanlaması oldukça manidar. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkındaki rüşvet, yolsuzluklar görevini yanlışa kullanma davası sona gelmesi oldukça düşündürücü.
Kurduğu hükûmet ülke tarihindeki en aşırı hükümet olması ve sallantıda olmasını. Dünyanın en güçle istihbaratı olasını üst üste konulduğunda bu saldırı oldukça soruyu da beraberinde getiriyor.
Hollanda (NOS) bülteninde okuduğuma göre Hamas saldırısında 1200 den fazla İsrailli hayatını kayıp etmiş, 2700 yaralı var ve sayısı henüz tam beli olmayan rehin tutmakta. Israil saldırıdan sonra Gazze’ye yaptığı bombardımanda 900 sivil hayatını yitirdi bunların maalesef 260 çocuktu. Görünen odur ki barış ve bu zulümler bilhassa Filistinli masumlar önümüzdeki günlerde daha çok acı ölüm görecek. Allah masumları korusun.

Tabi bu böyle gitmez azdan az çoktan çok oluyor er yada geç bu barış gelmeli ve iki özgür devlet kurulmalı. Maalesef İsrail Devleti o güne kadar bu caniliği ve vahşeti uygulayacaklar.

Allah milleti, dini ne olursa olsun tüm mazlumları korusun ve yanında olsun inşallah.

Sağlıkla, esenlikle ve vicdanlı kalın,




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!