Kaderin cilvesine bak!

Bu yazımı ilk kaleme aldığımda başlık söyleydi: “Mark Rutte sol gösterip sağ vurdu!”. Rahmetli Demirel’in siyasette 24 saat uzun bir süredir sözü aklıma geldi tam bugün yaşadıklarımız böyle bir şey.

Kaderin cilvesinden baslarsak hükûmetin yıkılma sebebi olan aşağıda istifa götüren surecini detaylı anlattığım yerde istifanın esas sebebi olan mülteci çocukların/ailelerin birleşmesini engelleme, mülteci sayısını sınırlı tutma çabalarının ortaklar arasından insani çözümler bulunamamasından kaynaklı olduğunu yazmakta bir mahzur görmüyorum. Kaderin cilvesi burada hayata geçiyor siyaseti bırakmış  olan Rutte koltuğunu bir mülteci çocuğu olan Dilan Yeşilgöz’e bırakacak görünüyor. Bunun adına Anadolu’da ettiğin oyunlar ayağına dolaştı denir, bir diğer deyişle: Kaderin cilvesi!

Hollanda Başbakanı Mark Rutte liderliğindeki Rutte IV Kabinesi, ülkede siyasi bir deprem yaratarak sol gösterip sağ vurdu. Rutte IV hükümetinin istifasını açıkladı. Bu beklenmedik gelişme, Hollanda siyasetinin ve Rutte’nin kariyerinin dönüm noktası diyebiliriz. 18 milyonu vatandaşını hem şaşırttı hem bilinmezlere hem de siyaseti bırakma kararı ile sevenlerine de sevmeyene de taktir ettirdi.

Mark Rutte, 2010 yılından bu yana dört kabine de üçü (Rutte I, Rutte II ve Rutte IV) çoğunluk kabineleri ve (Rutte III) de azınlık kabine olarak Başbakan olarak görev yaptı. Bu süre zarfında Hollanda’yı ekonomik açıdan istikrarlı bir ülke haline getirmek için çaba sarf etti. Özellikle Euro krizi sırasında gösterdiği liderlik, Rutte’nin uluslararası alanda tanınmasını sağladı.

Ancak, son skandal, Rutte’nin siyasi kariyerine derin bir darbe vurdu. Çocuk yardımı skandalıyla ilgili olarak, Rutte’nin parlamentoya gerçekleri saklama veya kasıtlı olarak yanıltma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum, Hollanda’da güvenin sarsılmasına ve Rutte’nin liderliğine yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu.

Rutte, hükümetin istifasını açıklarken sorumluluğu üstlendi ve “kötüye kullanılmış güveni yeniden inşa etmek” için çaba sarf edeceğini belirtti. Ancak, istifa kararı, Hollanda siyasetinde yeni bir dönem başlatacak gibi görünüyor. Seçimlerin erkene alınması ve yeni bir hükümetin oluşturulması 543 gün yığılmış sonullarla boğuştu ve sonunda mülteci sonunu çalımına takılarak hükûmetin düşmesini sebep oldu.

Rutte Kabinesi’nin istifası, Hollanda’da siyasetin temel bir özelliği olan “polder modelinin de zayıfladığına ve oportünist siyasetin milliyetçi ve ırkçı rüzgârlarının estiğine işaret ediyordu.

(Bilmeyenlere: Polder modeli, çeşitli siyasi partilerin uzlaşma ve iş birliği yaparak ortak bir politika oluşturduğu bir yaklaşımdır.)

Kabinenin istifasına gelirsek; Avrupa ülkelerinde ve bilhassa ekonomisi stabil ya da iyi olan ülkelere Suriye savaşı ve Ukrayna savaş zaten Avrupa’da var olan mülteci sorunu tetikledi.

Anavatanımız Türkiye ve Avrupa ülkeleriyle yapılan mülteci anlaşması bile bu insanlık sorununa çözemedi. Avrupa ülkeleri cüzi oranda mülteci kabul etmelerine rağmen siyasetin milliyetçi ve ırkçı rüzgârların esmesine sebep oldu. Avrupa ülkeleri savundukları evrensel değerleri rafa kaldırarak yada unutarak radikal acımasız insanlık dışı kararlar ve uygulamaları hayata geçirdiler.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Macaristan sınır dışı edilen mültecilerin Macar güvenlik güçleri tarafından dövüldüğünü açıkladı. Macaristan in ve Yunanistan in yüksek dikenli tel duvarlar yapması, Yunanistan in sahil güvenliği gemileri mültecilerin bulunduğu şişme botlarındaki mültecileri geldikleri yere zorla göndermeler yaptılar. Son olarak denizin ortasında mültecileri gemilerinin batmasını mültecileri ölüme terk etmeleri bu ülkelerin insanlıktan uzaklaştığının göre göre gıkını çıkarmayan ülkeler insanlık ayıbının sucunun birer ortağıdır. Maalesef Avrupa’da mültecinin hangi ülkeden ve hangi din mensubu olması mülteci kabulünde, ona olan muameleyi etkiliyor ona göre karar mekanizmaları çalışıyor. Örneğin savaş bölgelerinden Iraklı, Suriyeli gelenler farklı, Ukrayna’dan gelen mülteciye farkı uygulamaları söz konusudur.

Hollanda’nın sorun ettiği ve hükûmetin yıkılmasına sebep olan toru topu 47 bin civarında mülteciden bahis ediyoruz. Rutte IV hükûmetinin dört partinin aralarında fikir ayrılığının büyük olduğun gördükleri için hükûmetin küçük ortakları Christenunie (CU) fişi çekti.

Ancak son aylarda, koalisyon ortakları söylemeselerdi zaten aralarındaki çoğu konuda güvenin zedelendiğini ve iş birliği kültürünün zorlaştığını görmeleri bu kararı vermelerine sebep oldu.

Tabii ki tek Rutte IV kabinesinde tek mülteci sorunu yoktu, ülkede patlak veren onca skandal (kinderopvangtoeslag affaire, Vergi dairesinin ya da Öğrencilerden sorumlu DUO Etnische profileren) sorunlar kar topu misali gün geçtikçe büyümesiyle siyasetin cambaz, kıvrak ve zeki çocuğu Mark Rutte bile çözemedi.

Bu ve buna benzer sorunlarda binlerce ailenin yanlışlıkla dolandırıcı olarak suçlandığı ve mağdur olduğu ortaya çıktı. Bu durum, kamuoyunda büyük bir tepkiye ve güvensizliğe yol açtı.

Koalisyonun ortakları aylarca toplantılar yapmalarına rağmen bilinen tüm sorunlara ve son soruna mülteci akımını engelleyemeyerek çözüm de sunamadıklarında çiçeği burnunda Kabine’nin istifasına yol açtı.

Elbette hükûmetin yıkılmasında bir gerçek vardı oda mülteci sorununun ağırlaşarak yoğunlaşması ve toplumda endişelerin artması, hükümetin istifasında önemli bir rol oynadı. Rutte ve hükümeti, mültecilerin entegrasyon sürecinde yaşanan zorlukları ele almada yetersiz kaldığı ve halkın güvenini sarsan bir şekilde hareket ettiği şeklinde eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Buna rağmen Hollanda, uzun bir süredir hoşgörü ve çeşitlilik konusunda örnek bir ülke olarak tanınmaktaydı. Ancak mülteci krizi, toplumdaki bazı kesimler arasında hoşgörüsüzlüğü ve ayrımcılığı tetikledi. Bu durum, ülkedeki siyasi atmosferi germiş ve hükümetin mülteci politikasıyla ilgili zor bir denge kurmasını gerektirmiştir.

Rutte Kabinesi, mülteci kriziyle ilgili tartışmalara son vermek ve toplumda yeniden güven oluşturmak için adımlar atmaya çalışsa da, eleştiriler hükümetin başarısız olduğunu ortaya koymaktaydı. Bu nedenle, hükümetin istifası, Hollanda’nın mülteci politikasının yeniden gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması için bir fırsat olarak görülmektedir.

Sonuç olarak, Rutte Kabinesi’nin IV. hükümetin mülteci sorunu sebebiyle istifası, Hollanda’nın mülteci politikasının eleştirildiği ve toplumun beklentilerine yanıt veremediği bir dönemi yansıtmasıdır. Bu durum, ülkedeki mülteci krizinin ve entegrasyon zorluklarının karmaşıklığını göstermekte ve Hollanda’nın gelecekte daha adil ve sürdürülebilir bir mülteci politikası için çaba sarf etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Lakin kazın ayağı böyle değildir. Ülkedeki sağcı ve ırkçı rüzgârların artması demokrat olan herkesi endişelendirmektedir. Kasım ayı ortalarında yapılacak meclis secim biz Türker’in hiç ilgi göstermediğimiz Eyalet seçimlerinde gördük ki sağcı ve ırkçı partilerin Hollanda seçmeninin tercihlerinin ilk sıralarında bu veri elimizde. Demek ki önümüzdeki Kasım ayındaki meclis secimde Türkiye seçimlerinde gösterdiğimiz ilgiyi coşkuyu bu secimde göstermeliyiz.

Yazımın başında Mark Rutte sol gösterip sağ vurdu demiştim, bunu söylememin sebebi Başbakan Mark Rutte ülkeyi 13 sene koalisyonlarla yönettin, 26 Ekim 2017’den 10 Ocak 2022’ye kadar azınlık hükûmeti olacak en iyi şekilde yönetti. Bu süreler ekonomide istikrar dünyada Hollanda ülkesi yöneticileri güvenilir, sayılır ve sözü geçer bir ülke hali perçinlendi.
17 Mart 2021 meclis seçiminde liderliğini yaptığı VVD partisine 150 sandalyeli mecliste 34 sandalye kazanarak birinci parti oldu ve IV kabine Rutte kurdu, yani Mark Rutte 2010’dan beri (12 sene ve 269 gün) Hollanda’nın tarihinde en uzun başbakan görevi yapan kişidir. Bu kadar sevilen ve sayılan tercih edilen başbakan 13 sene sonra istifada etse dostu düşmanı (tabii ki siyasi rakipleri) tarafından taktir gören Mark Rutte siyaseti bıraktığını söyleme büyüklüğünü gösterdi. Bu dorukta bırakma denilen medeni davranış bu olsa gerek.

Kendisine bir vatandaşı olarak şahsım adına bugüne kadar siyasi alanda yaptığı iyi işler den dolayı çok teşekkürler ederim yanlış ya da kotu islerden dolayı ilerde bir kitap yazarak oz eleştir belki de özrünü beklerim. İnsan olarak yurdum Hollanda’ya verdiği tüm emekleri için ayrı teşekkür ederim.

Vatanımızdaki siyasilere ve koltuğa yapışmış tüm yöneticilere duyurulur!

Gelelim Rutte’nin siyaseti bırakma kararına gerçekten zamanlaması mükemmel ötesi bir hamleyle, hepimiz şaşırtan sol göstererek sağ vurdu diye biliriz. Peki bu kadar deneyimli tecrübeli bir liderin kalktığı koltuğa hangi cengâver (kim) oturacak? Parti sözcüsü bu hafta bu ismi bildireceğini bildirdi. Lakin partinin önde gelenlerinden çoğu kişi bu koltuğa aday olmadıklarını bildirdiler. Adaylık için ismi geçen Hollanda Güvenlik ve Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz adaylık için “henüz karar vermedim” dedi. Kanım odur ki Dilan Yeşilgöz aday olacaktır. Siyasette bir gün de çok şey olur derler, gün ola hayır ola. Dilan’ın ismi geçmesi önemlidir isim olarak değil mülteci çocuğu olması adına. Yani Hollanda siyasetinin önümüzdeki asırda Hollanda’yı kimlerin yöneteceğine bir sinyal tarihe not düşmek için bir köşeye yazalım.

Yani Hollanda siyasetinin ve diğer Avrupa ülkelerini önümüzdeki asırda kimlerin yöneteceğine bir sinyalidir. Bu örnekleri ilk olarak İngiltere’de de göstermişti sömürgeci İngiltere’nin bir sömürgesi altındaki (India) kökenli Rishi Sunak’ın İngiltere başbakan olmasını ve gelecekte daha çok örnekler olacağını tarihe not düşmek için bir köşeye yazalım.

Ve son sözlerim önümüzdeki kasımdaki millet vekili (Tweede kamer) seçimlerinde kesinlikle oy hakkı olan insanımız tercih ettiği partilere oyunu tabiri caizse “iki eli kanda da olsa” vermeli.

Şimdilik esenlikle ve kesinlikle sağılıkla kalın.

 




Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

error: Content is protected !!
Haber her gün e-postanıza gelsin

Haber her gün e-postanıza gelsin

Yeni haberleri e-postanıza ulaştırmamız için mail adresinizi girmeniz yeterli.

You have Successfully Subscribed!